Ömer Öcalan'dan 13 Ekim çağrısı: Tecride 'dur' demeli

RIHA - Amed'de 13 Ekim'de yapılacak "özgürlük" mitingine katılım çağrısı yapan DEM Partili Ömer Öcalan, "Kurdistan ve Türkiye'nin dört bir yanından katılım olmalı. Barolar, insan hakları savunucuları ve muhalefet sözünü kurmalı" dedi. 

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'dan 42 aydır haber alınamıyor. Abdullah Öcalan, en son kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021 tarihinde kesintili bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Söz konusu tarihten bu yana ne avukat ne de ailenin İmralı'ya gidişine izin verilmiyor. 
 
Yapılan başvurulardan bir sonuç alınmazken, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde 17-19 Eylül tarihlerinde önemli bir toplantı yapılacak. Komite, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2014 yılında Abdullah Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesine (umut hakkı) dair verdiği "ihlal" kararını görüşecek. 
 
Öte yandan 10 Ekim 2023'te başlatılan "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" kampanyasının da yeni bir aşamaya taşındığı açıklandı. Demokratik Kurumlar Platformu, 12 Eylül’de yaptıkları açıklamayla, “Komploya karşı direniyoruz, özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” şiarıyla 13 Ekim'de Amed'de büyük bir miting düzenleyeceklerini açıkladı. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili olan Abdullah Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan, mutlak tecrit ve devam eden kampanyayı değerlendirdi.  
 
'İNFAZ KANUNU DEĞİŞMELİ'
 
Abdullah Öcalan'a dönük 9 Ekim 1998'te startı verilen uluslararası komplonun 26'ncı yıl dönümüne kısa bir süre kaldığına dikkati çeken Öcalan, "Sayın Öcalan yasa dışı bir şekilde, ulusal ve uluslararası hukuk devre dışı bırakılarak Suriye'den çıkarıldı ve korsanvari bir şekilde Türkiye'ye getirildi. Uluslararası hukuk ayaklar altında alındı. Sayın Öcalan hukukun dışına itildi. Şêx Seîd’in idam edildiği tarihte Sayın Öcalan’a mahkumiyet kararı verildi. Hukuk devre dışı bırakıldı, Sayın Öcalan siyasi bir rehine olarak tutuldu" diye kaydetti.
 
AİHM’in 2014 yılında verdiği "ihlal" kararının önemli olduğuna dikkati çeken Öcalan, "Ancak 10 yıl oldu Türkiye bir girişimde bulunmadı. Meclis'in infaz kanunlarında değişikliğe gitmesi gerekiyordu. Komite, en son 3 yıl önce bu kararın uygulanmamasını gündemine aldı. Türkiye, darbe ve 'kendi içimizde terörle mücadele ediyoruz' diyerek bu kararı görmezden geldi. Yapılacak toplantıda nasıl bir karar çıkacak bilmiyoruz. Ancak Türkiye’de Sayın Öcalan ve Kürtler denildiği zaman durup bir analiz yapmak lazım. Bu durumlarda hukuk uygulanmıyor” ifadelerini kullandı. 
 
'HUKUK AYAKLAR ALTINA ALINDI'
 
Komitenin Türkiye'ye yaptırım uygulama gücü bulunduğunu söyleyen Öcalan, Azerbaycan'a dair işletilen süreci hatırlattı. "Türkiye için neden benzer bir süreç işletilmesin?” diye soran Öcalan, şunları söyledi: "Azerbaycan’ın stratejik konumu farklı, Türkiye’nin farklıdır. Türkiye‘nin uzun zamandır Avrupa’nın yetkili kurumlarına yaptığı şantajlar ortada. İnsani bir durum olan mültecileri dahi şantaj unsuru olarak kullanıyor. Sadece Sayın Öcalan ile ilgili değil, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Can Atalay kararları ortada. Anayasada ‘Uluslararası sözleşmelerin iç hukuktaki uygulama alanı kanunların üstündedir’ deniliyor. Türkiye bu alınan kararlara tabidir. Ancak Türkiye hem kendi hukukunu hem uluslararası hukuku İmralı’dan başlayarak ayaklar altına almıştır." 
 
İmralı’dan 42 aydır haber alamadıklarını dile getiren Öcalan, bu duruma dair herhangi bir açıklama yapılmamasına tepki gösterdi. Öcalan, "Uluslararası siyasi çıkarlar her şeyin önüne geçmiştir. Bu çıkarlar Türkiye’yi daha çok pervasız hale getiriyor. Türkiye’nin yanlış politikalarına karşı direnmek dışında bir seçeneğimiz yoktur” dedi. 
 
KAMPANYA ÇAĞRISI 
 
Öcalan, tecrit politikalarıyla Abdullah Öcalan'ın unutturulmak istendiğine işaret ederek, "Devlet Sayın Öcalan’ı unutturmayı başaramadı. Kürtler ile barışı konuşmadan, muhatapları ile oturmadan sorunların çözümsüzlüğü daha da derinleşir. Devlet aklının son 9 yılda yürüttüğü unutturma politikası mücadeleyle bertaraf edildi" diye kaydetti. 
 
Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü için başlatılan kampanyanın önemine değinen Öcalan, "Yapılan kampanyalara herkes her zamankinden daha çok katılmalı. Çözümün adresi bellidir. Bugün rolümüzü oynamayacaksak ne zaman oynayacağız? 13 Ekim’de Amed’te yapılacak miting önemli. Kurdistan’ın dört bir yanından katılım olmalı. Türkiye metropollerinden katılım olmalı. Barolar, tüm insan hakları savunucuları, muhalefet katılarak sözünü kurmalıdır. Kürt halkı yüzyıllardır kimliği, ve dili için mücadele ediyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında herkesin bu politikalara dur demesi lazım" ifadelerini kullandı. 
 
Öcalan, şöyle devam etti: "Biran önce aile olarak Sayın Öcalan ile görüşmek istiyoruz. Herkesin buna destek olması lazım. Kürtler büyük bir tarihi sorumlulukla karşı karşıya. Bu tarihi durumu ıskalamamak için katkı sunmamız gerek. Sayın Öcalan, Kürt halk lideridir ve 42 aydır haber alınamıyor. Sayın Öcalan’a karşı halkımız sorumluluğunu yerine getirmelidir."
 
'HERKES BU SAVAŞI SORGULAMALI'
 
Hukuka uyulmamasının Türkiye'deki halklara faturasının ağır olduğunu kaydeden Öcalan, "Kurdistan bir savaş coğrafyasına çevrilmiş. Ortadoğu’da 3’üncü Dünya Savaşı yürütülüyor. Bunun zararı Türkiye metropollerinde yaşayan bütün halklaradır. Bu ülkenin yıllık bütçesinin 10’da biri Kürtler ile yapılan savaşa ayrılıyor. Bu kirli savaştan nemalananlar var, burada bir rant var. Silah kaçakçılığından eroin ticaretine kadar bu savaş üzerinden örtbas ediliyor. Herkesin bu savaşı sorgulaması lazım. Vatan, millet, sakarya edebiyatıyla insanlar hipnotize ediliyor. ‘Devlet elden gidiyor’ algısı ile Kürtler ile yapılan savaş meşru gösterilmeye çalışılıyor. Türkiye’nin ekonomisi bu halde ise bu Kürtlerin inkarı ile alakalıdır" diye konuştu. 
 
MA / Emrullah Acar