Özgürlük tutkusuyla çıktığı yolda moral oldu

WAN - İrade gaspına duyduğu öfke üzerine katıldığı "İradeye Saygı Yürüyüşü"nde sembol hale gelen 83 yaşındaki Abdulhafız Çiftçi, hem moral verdi hem de kırmızı fularıyla hep en önde yer aldı. Çiftçi, "Özgür olmadıktan sonra yaşasam ne olacak ki? Mücadeleyle özgür olunabilir" dedi. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Colemêrg Belediyesi’ne 3 Haziran'da kayyım atanmasına karşı 30 Haziran'da başlatılan "İradeye Saygı Yürüyüşü" tamamlandı. Türkiye ve Kurdistan kentlerinden yola koyulan 350'den fazla kişi, 3 Temmuz'da Wan’da buluştuktan sonra yönlerini Colemêrg'e verdi. Yürüyüşçüler, 205 kilometre yol yürüdükten sonra vardıkları kentte büyük bir coşkuyla karşılandı. 
 
KARARLI YÜRÜYÜŞ
 
9 günlük yürüyüş, 2000’li yıllardan sonra gerçekleştirilen Gemlik Yürüyüşü, Canlı Kalkan Yürüyüşü ve Özgürlük Yürüyüşü gibi hafızalara kazınan eylemlerden oldu. Yürüyüşe dair birçok anektot sıralamak mümkün. Yürüyüşçüler arasında yaşları 80'ı aşkın birçok kişi yer aldı. Bazı kişiler yürüyüşe çocuklarıyla birlikte katıldı. Yürüyüşçüler, kızgın güneş ve eriyen asfalta rağmen bir an olsun yürümekte tereddüt etmedi. 
 
KIRMIZI FULARLI DEDE 
 
Elinden düşürmediği kırmızı fularıyla sık sık insanları halaya kaldıran 83 yaşındaki Abdulhafız Çiftçi ise yürüyüşün sembolü oldu. "Yaşlı ve hastaların katılmaması" yönündeki karara meydan okuyarak tarihi yürüyüşte yerini alan Çiftçi, 205 kilometrelik yürüyüş boyunca moral verdi, yorulanları motive etti, her molada kırmızı fularıyla halaya durdu ve dilinden Kürtçe parçaları eksik etmedi. 
 
 
Yürüyüşçülerin "kırmızı fularlı dedesi" olan Çiftçi, güler yüzü, sohbeti ve özgürlük tutkusuyla geçtiği her yerde büyük bir sempati topladı. Mola yerlerinde, yürüyüşçülerin kaldıkları çadırlarda, misafir edildiği yerlerde tek gündemi ülkenin siyasi süreci ve Kürtlerin özgürlük mücadelesi oldu. 
 
En önemlisi de tüm ısrarlara rağmen bir kez dahi araca binmedi. Kendisini ikna etmek isteyenlere ise yanıtı hep net oldu: "Ez tu carî nawestim, ez mamê we me (Ben asla yorulmam, ben sizin amcanızım)." Çiftçi'ye göre bunun nedeni, özgürlüğe olan inancı ve irade gaspına karşı öfkesiydi. Bundan kaynaklı olacak ki kilometrelerce yol yürüdükten sonra vardığı Elbak (Başkale) ilçesinde şişen ve patlayan ayaklarının acısını hissetmemişti. 
 
İTİRAZLARA ALDIRIŞ ETMEDİ
 
Ayak parmakları ve topuğunda oluşan yaraları pansuman ettikten sonra yeniden yola koyulan Çiftçi'nin, yürüyüşe katılma serüveni de dikkat çekici: "Musa Anter Parkı’na (Wan) gittim. Yürüyüş olacağını bilmiyordum. Sadece basın açıklaması olacağı söylendi. Partiye gittiğimde insanlar yürüyüş için önlükler giymişti. Sorduğumda kayyıma karşı Colemêrg’e yürüyüşe gideceklerini söylediler. Ben de onlarla gelmek istediğimi söyledim. Arkadaşlar bana ismimim yazılmadığını söyledi. Ben de ‘ismimin yazılmasına gerek yok, ben buradayım ve geleceğim’ dedim. Herkes bana ‘neden geliyorsun sen yaşlısın’ diye kızdı. Ben, Colemêrg halkıyla dayanışmak ve irademi temsil etmek için gelmek istediğimi söyledim. Bir önlük bularak üzerime giydim. Çok kızdılar ama onları dinlemedim. Çok mutlu oldum yürüyüşe katıldığım için." 
 
DEVLET BASKISI
 
Colemêrg'in Bayê köyünden olan Çiftçi, yaşamının büyük bir bölümünü çobanlık yaparak geçirmiş. Köyde kaldığı süre boyunca sürekli devletin baskısına maruz kalmış. Baskılar üzerine köyünü terk etmek zorunda kalmış ve Colemêrg merkeze yerleşmiş. 1985 yılında gözaltına alınmış ve Diyarbakır 5 Nolu Cezaevin'de 1 yılı aşkın süre kalmış. Yaşamı boyunca 11 kez gözaltına alınmış. 
 
YÜRÜYÜŞE KATILMA NEDENLERİ 
 
Çiftçi'nin yürüyüşe katılmasının en önemli nedenlerinden birisi de 90'lı yıllardan bu yana peşinin bırakmayan devlet baskısı. Çiftçi, hem irade gaspına hem de Kürtlere yaşatılan zulme itiraz etmek için yürüyüşe katıldığına işaret ederek, "Bugün burada olmamın sebebi kayyımdır, zülümdür. Belediyemize kayyım atandı ve bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Ben bu yaşlı halimle yola düştüm ve bütün yolu yürüyerek geldim. Ayaklarımın altı su topladı, hepsi patladı. Ama Kürt halkı daha iyi yaşasın diye direndim. Teslim olmuyoruz, teslim olmayacağız ve belediyemizi bırakmayacağız. Belediyemizi geri alana kadar burada olacağız” ifadelerini kullandı. 
 
CEZAEVİ GÜNLERİ VE MÜCADELESİ
 
Kayyıma karşı itirazına değinirken yaşadığı baskıları da anlatmaya başlayan Çiftçi, şunları söyledi: "11 kez gözaltına alındım. Birçok kez cezaevinde kaldım. Şuan adli kontrol şartım devam ediyor. Sonrasında devlet artık bana ne yapar, nasıl bir ceza verir bilmiyorum. Toplam 4 yıl cezaevinde kaldım. Colemêrg ve Amed’de cezaevinde kaldım. Amed Cezaevi’ne götürüldüğümde gözaltındayken 3 gün boyunca yanımızdaki arkadaşlarımızla göz teması kurmamıza izin vermiyorlardı. Yanımdaki arkadaşıma baktığımda boynuma copla vuruyorlardı. Cezaevine girdiğimde bana çok suç işlediğimi söylediler. Ayaklarıma vurup işkence ettiler. Ayaklarımın altı kanayana kadar işkence ettiler. Bazen çok güzel yemekler geliyordu ama içine kömür koyuyorlardı ki biz yemeyelim. Tahliye olduktan bir süre sonra köyümüze baskın yapıldı, 55 kişi gözaltına alındık. 11 gün boyunca hücrede tutulduk."
 
'ÖZGÜRLÜK YOKSA YAŞASAM NE OLACAK Kİ?'
 
Çiftçi'ye yaşadıklarını anlatırken, hayalleri ve mutlu olduğu şeylere de değiniyor. Çiftçi'ye göre mutluluk özgürlükle mümkün: "Bu yaşamda bir insan özgür, serbest değilse altın kaplamalı bir yerde kalsa bile anlamı yoktur. Hepimizin özgür yaşamaya hakkı var. Sürekli baskı altında olmak olmaz. Baskı altında yaşayan her insan aslında ölüdür. Ben, özgür olmadıktan sonra yaşasam ne olacak ki? Bunun için tüm insanların, Kürtlerin özgürlükleri için mücadele etmesi gerekiyor. Ancak mücadeleyle özgür olunabilir.”
 
EN BÜYÜK HAYALİ ABDULLAH ÖCALAN’I GÖRMEK
 
En büyük hayalinin "önderim" diye bahsettiği PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı görmek olduğunu söyleyen Çiftçi, şöyle devam etti: "Şu an istediğim tek şey İmralı'da tutuklu bulunan önderimizi görmektir. Keşke onu görseydim de sonra ölseydim. Halkı için mücadele eden insanlar onurludur. Kürt gençlerine sesleniyorum; bizim yükümüz gençlerin sırtındadır. Benim gibi yaşlılar da gençlere destek ve moral vermelidir. Yaşlı, genç herkes birlikte direnmelidir. ‘Berxwedan jiyan e (Yaşamak direnmektir).' Direnmezsen yaşayamazsın. Direnmek yoksa yaşam da yoktur. Kurdistan bizim ruhumuz, canımızdır. Ne kadar zorluk görürsem göreyim halkım için verdiğim mücadeleden memnunum. Yaptığım her şeyde başım dik. Vicdanım gençleri yalnız göndermeye el vermediği için bu yürüyüşe katıldım. Öleceksem de gençlerle öleyim. Bir diğer hayalim ise cezaevleri kapılarının açılması ve herkesin özgürlüğüne kavuşmasıdır."
 
'KÜRTLER ESKİ KÜRTLER DEĞİL'
 
"Kürt halkı artık eski Kürt halkı değil, herkesin bunu bilmesi gerekiyor" diyen Çiftçi, haklarının teslim edilmesini ve kayyım politikalarından vazgeçilmesi çağrısı yaptı. Çiftçi, "Bu durumu (kayyım) kabul edenler dilsiz şeytandır. Biz bu yürüyüşten zevk alıyoruz ve ölüme kadar mücadele edeceğiz. Ben bu halkı bırakamam."
 
‘FULARI SALLADIĞIMDA RUHUM GÜZELLEŞİYOR’
 
Çiftçi, kırmızı fularını neden sürekli elinde tuttuğuna dair sorumuzu da gülümseyerek yanıtladı: "Yürüyüşte kendimi 14-15 yaşında hissediyorum. Düğünlerimiz kilamlarımız bizim geleneğimizdir. Çocukluğumdan beri şarkı söylüyor, halay çekiyorum. 200’den fazla şarkı biliyorum. Çok fular var ama kırmızısını çok seviyorum. Halay başına geçince onu kullanıyorum. Çünkü bu kırmızı fuları salladığımda ruhum güzelleşiyor."
 
MA / Adnan Bilen - Bazid Evren