Önder: Örgütsüz hiçbir hareket başarıya ulaşamaz

img
İSTANBUL - Emekçileri örgütleyecek ve mobilize edecek sol siyaseti olmadan sistem değişikliğinin yaşanmayacağı değerlendirmesinde bulunan Prof. Dr. İzzettin Önder, “Örgütsüz hiçbir hareket başarıya ulaşamaz” dedi. 
 
Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs (Kovid-19) salgın 1 milyon 600 bini vakaya ulaşırken, ölümler ise 100 bini geçti. Virüsün vahşi hayvan ticaretinden dolayı ortaya çıktığının belirtilmesi ve hava kirliliği oranının yüksek olduğu yerlerde vaka sayısında artış, “Yaşanan krizi, sistem krizine çevirir mi?” tartışmalarını beraberinde getirdi. Prof. Dr. İzzettin Önder, yaşanan tartışmalar ve işçi sınıfının içinde bulunduğu duruma dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
Kapitalist dünyanın bir tür doygunluk kriziyle karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Önder, kürenin yarısının doygunluktan bir diğer yarısının ise açlık ve yokluktan kriz içinde olduğunu söyledi. İnsanlar arasındaki eşitsizliğin toplumu şiddete sürüklediğine değinen Önder, “Sermaye sistemi bundan rahatsız olmakta. Kapitalizmin bu patolojiye verebileceği bir yanıt yokken, pandemi krizinin ortaya çıkması, insana, yaşlılar ölsün, sosyal güvenlik rahatlasın ve kapitalist kriz bir süre hafızalardan silinsin diye bizzat kapitalist merkezlerden pompalanmış gibi düşündürtüyor. Bu durum kuşkusuz siyasetin işi değil ama yaşanan pandemi yıllar sonra doğanın intikamı olarak antropoloji tarihine geçiyor olabilir” dedi. 
 
Siyasilerin düşmana karşı “canla başla mücadelesinin” ekonomik krizi perdelediğini söyleyen Önder, ekonomik krize karşı kapitalist siyasilerin hatalı ve sermayeyi kayırıcı davranışlarını da kısmen örtmüş gözükebileceğine işaret etti. Önder, “Zira saçılan paralar, işsizlere yapılan yardımlar, işten çıkarma engelleri, maalesef kapitalist siyasilerin hanesine yazılacak değerlerdir. Siyasiler bunun farkında olarak bu durumu sonuna kadar sömürmeye çalışmakta, kötü ekonomi yönetimlerinin olumsuz görüntüsünü pandemiye karşı canhıraş mücadele görüntüleriyle perdelemeye çalışmaktalar. Örneğin, siyasiler, yardımlar az veya çok demeden ‘yapılıyor’ söylemini etrafa yaymak için yandaş yayın organlarıyla ellerinden geleni yapıyorlar” diye belirtti.
 
Siyasilerin durumu fırsata çevirmek için çabaladığını dile getiren Önder, zorunlu bağış emirleriyle durumun bozulmuş olmasına rağmen ulusal dayanışma söylemlerinin işçiler üzerinde etkili olduğunu dile getirdi.
 
‘SİSTEM KRİZİNE DÖNME OLASILIĞI ZAYIF’
 
Sağlık krizinin küresel sistem krizine dönme olasılığını oldukça zayıf gören Önder, “Sağlık krizi kökeninin kapitalizmin bozduğu dengeler olmasına karşın, halkın bu durumu algılamada cehalet yanında, bilgisizlik ve hastalığa karşı mücadele gayretlerinin tüm bu olumsuzlukları örtmesidir. Dünya düzeyinde de halkın geneli felsefi düşünme yeteneğine sahip olmadığı için, yorumu anlık ve gördüğüne dayanarak yapar. Görünen ise perdenin arkası değil, önüdür. İngiltere’de başbakanın dahi şu anda solunum cihazında olması, insanları kapitalizmi yenmeye değil, başbakanın iyileşmesi için duaya yönlendiriyor olabilir. Oysa o başbakan insanlığa ve emekçilere yar değildi, olmamıştır da” ifadelerini kullandı.
 
‘İŞÇİLER ÖRGÜTSÜZ VE DAĞINIK’
 
Türkiye’de de genel durumun olumlu bir manzara sergilemediğine dikkat çeken Önder, işçilerin örgütsüz ve dağınık olduğunu ifade etti. İktidarın salgına karşı aldığı kararlarla işini kolaylaştırdığını vurgulayan Önder, “Üstelik de AKP tüm bu çabaları her türlü ekonomik riski, enflasyon dahil, göze alarak yapıyor görüntüsü vererek, sarsılabilecek durumunu güçlendirmeye çalışmaktadır. Dikkat edilirse tüm dünya siyasileri, aynı protokolle hareket etmektedir” dedi.
 
Emekçileri, halkı örgütleyecek ve mobilize edecek sol siyasi parti ve siyasi hareketlerin olmadığını belirten Önder, örgütsüz hiçbir hareketin başarıya ulaşamayacağını söyledi. Böylesi durumlarda örgütlenme yapılabileceği önerisinde bulunan Önder, ancak bunun için durağan dönemlerden başlayarak sol siyasi örgütlerin çalışmış ve hazırlıklı olması gerektiğinin altını çizdi. “Sol ne zaman kendileri arasında ‘küçük olsun, benim olsun’ saçmalığını bir tarafa bırakır da birlikteliğe kucak açarsa, o zaman halkın hizmetine girer” diyen Önder, aksi halde, tüm kuruluşların en fazla bir fikir hareketi olarak yaşamını zorla sürdürebileceğini sözlerine ekledi.
 
‘KAPİTALİZM LEHTE KULLANABİLİR’
 
Dünya konjonktürünün de Türkiye’nin böyle bir atılım yapmasına elverişli olmadığına söyleyen Önder, artık eskilerde kalmış olan “zincirin en zayıf halkası” görüşünün de şimdilik geçerli olmadığına işaret etti. Bu durumda, dünya koşul ve birlikteliğinden soyutlanmış izole bir hareket beklemenin anlamlı olmadığını dile getiren Önder, pandemi sonrasının ise sosyalizme değil, kapitalizme elverişli bir ortam oluşturacağını kaydetti. 
 
Pandemi esnasında duran ya da yavaşlayan üretim tesislerine, ertelenen ya da karşılanmayan talep birikimiyle karşılık verileceğini ifade eden Önder, “Bu sürecin kamudan pompalanan paralarla sürdürülmesi, adeta ikinci paylaşım savaşı ertesinde yaşanan pembe sosyal devlet mantığını andırırcasına canlandırabilir. Siyasiler de bu sürecin bence farkında ve o nedenle bugünkü ekonomik yavaşlama, hatta kısmi çöküşler, ileride lehte kullanılacak fırsatlar olarak olumlu karşılanmakta olabilir” diye konuştu.
 
MA / Tolga Güney