Sendika ve odalardan ortak öneri: Toplumsal dayanışmayla çıkabiliriz

img
ANKARA - KESK, DİSK, TTB ve TMMOB, koronavirüs salgını kapsamında yayınladıkları ortak açıklamada, yaşananların neo-liberal anlayışın sonucu olduğuna dikkati çekerek, "Bu krizden ancak toplumsal dayanışmayı yükselterek en az hasarla çıkabiliriz" denildi.
 
Kamu Emekçiler Sendikası (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği (TMMOB), yaptıkları ortak yazılı açıklamayla, hükümete koronavirüse (Kovid-19) dair önerilerini duyurdu.
 
“Koronavirüs ile Mücadele Eşgüdüm Toplantısı”na davet edilmediklerini ve sürecin başından beri aktif çalışmalar yürüttüklerini belirten sendikaların açıklamasında, “Koronavirüs salgınının yol açabileceği sosyal tahribat, ayrımcı, kutuplaştırıcı yaklaşımlarla daha da derinleşmekte, ülkenin ve halkın sağlığını onarılması zor bir biçimde tehdit etmektedir" denildi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı tedbirlerin toplumda güven tesis etmediğine işaret edilen açıklamada, "Tam tersine sadece sermayeye güven veren, çalışanı, işsizi, esnafı, kriz mağdurlarını, yoksulu yok sayan bu tedbirler devlete olan güvene de son noktayı koymuştur. Yaşananlar açıkça göstermektedir ki, bu kriz aslında, sağlık alanının ticarileştirilerek halkın nitelikli, eşit, ulaşılabilir, ücretsiz sağlık hizmeti almasını engelleyen neo-liberal anlayışın bir sonucudur. Bu krizden ancak toplumsal dayanışmayı yükselterek en az hasarla çıkabiliriz" ifadeleri yer aldı.
 
Açıklamada, koronavirüs salgınına ilişkin şu öneriler sıralandı:
 
* Bu süreçte bir kez daha görülmüştür ki; bilime, eğitime ve sağlığa daha fazla değer verilmelidir. Bugünlerde kısıtlı imkânlarla, canla başla çalışan sağlık çalışanlarına özellikle çok teşekkür ediyoruz ve onların daha güvende görev yapabilmeleri, morallerinin yüksek tutulması için her türlü imkânın öncelikle seferber edilmesini talep ediyoruz.
 
* Önümüzde kötü örnek oluşturan ülkelerde yaşananlar da dikkate alınarak olası en kötü senaryoya göre eylem planları hazırlanmalı, kriz anında kentin tüm imkânları (mekân, araç, ekipman vb.) kullanılabilmelidir.
 
* Mümkün olan işlerde ve işyerlerinde uzaktan çalışmaya geçilmeli, zorunlu mal ve üretilmediği ve virüsten korunma koşullarının sağlanamadığı tüm işyerlerinde çalışanlar derhal ücretli izne çıkarılmalıdır.
 
* Zorunlu mal ve hizmetlerin üretildiği veya gerekli önlemlerin alınabildiği faaliyetini sürdüren işyerlerinde çalışan ebeveynlerden birine ve risk grubunda olanlar ile 60 yaş üstü çalışanlara acil ücretli izin verilmeli; çalışmak durumunda olanların sağlık koşulları için önlemler artırılarak azami düzeye yükseltilmelidir.
 
* En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine çekilmelidir. Koronavirüsle mücadele döneminde bin TL destek eklenerek risk grubundaki bu kesimler korunmalıdır.
 
* Kamu ve özel sektörde bireysel ve toplu işten çıkarmalar yasaklanmalıdır.
 
* Fahiş fiyatlarla fırsatçılık yapanlara göz yumulmamalı, denetimler artırılmalı, fırsatçılık yapanlara yaptırımlar uygulanmalıdır.
 
* Alt gelir gruplarının temel gıda ve hijyen maddelerine erişimi için kamu kaynaklarına başvurulmalıdır. Virüsten koruyucu ürün ve malzemeler (maske, kolonya, sıvı sabun vb.) başta dar gelirliler olmak üzere halka ücretsiz dağıtılmalıdır.
 
* Yoğun kalabalıkların bir arada bulunduğu mülteci geri gönderme merkezlerinde gerekli tedbirler maksimum düzeyde alınmalı, bu merkezlerde olmayan mülteciler için de alt gelir gruplarıyla benzer şekilde hijyen ve temel gıda malzemesi temini kamu kaynaklarıyla sağlanmalıdır.
 
* Ekonomideki olumsuz gelişmelere paralel olarak işsizlikte yaşanabilecek artışlara karşı işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları kolaylaştırılmalıdır. İşsizlik sigortası ödeneği alabilmek için son üç yılda 600 gün çalışma koşulu virüsle mücadele döneminde 90 güne indirilmelidir. Salgın sürecinde işsizlik maaşı kesilecek olan çalışmayan yurttaşlara bu maaş verilmeye devam edilmelidir.
 
* Tüketici, konut ve taşıt kredileri ile kredi kartı borçları ve elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturaları salgın riski boyunca ertelenmelidir.
 
* Bu süreçte vatandaşların sağlığa erişimi ücretsiz olmalıdır.
 
* Sağlık kurumlarındaki eksikliklerin giderilmesi sağlanmalı ve Kovid-19 şüphesi olan her olguya test yapılabilecek duruma getirilmelidir.
 
* Salgın sürecinde, özel sağlık kuruluşları kamu kontrolüne geçirilmelidir.
 
* Yerellerde, il/ilçe bazında belediyelerin ve muhtarlıkların önderliğinde demokratik kitle örgütleri, meslek odası ve sendika temsilcilerinin de içinde yer aldığı kriz masaları kurulmalıdır.
 
*  Adalet Bakanlığı açıklamalarına göre; Ocak 2020 itibariyle 355 hapishanede 11 bin civarında kadının içinde olduğu 294 bin tutuklu/hükümlü bulunmaktadır. Cezaevlerinde 3 bin 100 çocuk hükümlü ve tutuklu bulunurken, 780 çocuk ise anneleri ile birlikte cezaevlerinde kalmaktadır. Korona virüsü salgını nedeniyle birçok ülkede cezaevlerinde ayrımsız tahliyeler başlatılırken ülkemizde iktidarın siyasi tutuklu ve hükümlüler dışındakileri kapsayacak bir çalışmayı hızlandırdığını açıklaması kabul edilemez. Biliyoruz ki, son yıllarda çok sayıda muhalif gazeteci, akademisyen, aydın, milletvekili, belediye başkanı, avukat, öğrenci, sendika yöneticisi/üyesi ‘terör soruşturması’ adı altında tutuklanmıştır. Dolayısıyla cezaevlerinde öncelikle tutukluların hızla tahliyesi sağlanmalı; yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü esas alınarak siyasi tutuklular, gazeteciler, yaşlılar, hasta mahkûmlar, çocuklar tahliye edilmeli, infazlar ertelenmelidir.
 
* Sağlık emekçileri için alkışlar yetmez, koruma önlemleri artırılmalı ve ek tazminat verilmelidir.