İktisatçı Yılmaz: Faiz indirimleri iç tüketimi arttıramaz

img

ANKARA - Almanya’nın Kassel Üniversitesi'nden iktisatçı Dr. Gaye Yılmaz, üst üstte yapılan faiz indirimlerinin Türkiye’de hiçbir şekilde iç tüketimi arttırmayacağını ve bu açıdan büyüme yaratamayacağını söyledi.

 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktisat teorisyenlerin aksine yorumladığı faiz-enflasyon ilişkisi sonrası baskı altına alınan Merkez Bankası, son 8 ayda altı kez faiz indirdi. Faiz oranları yüzde 24’ten yüzde 10,75’e kadar düştü. Birçok uzman alınan son faiz kararı ile kredi faizlerinde cüzi düşüş kaydedilse de faizlerin piyasaya olumlu etkilerinin söz konusu olamayacağını düşünüyor.  
 
Almanya’da bulunan Kassel Üniversitesi’nden Dr. Gaye Yılmaz, faizlerdeki düşüşün piyasa ekonomisine olumlu anlamda katkı sunmayacağını belirtti. 
 
Faiz düşürmelerin kâğıt üzerinde müdahale olduğunu savunan Yılmaz, faizdeki indirimlerin piyasaya etkisinin olmayacağının yapılan faiz indirimlerinden ortaya çıktığını söyledi.Yılmaz, “Aylardır faiz indiriyorlar ama yatırımdan bir artma, sanayide bir iyileşme var mı? Hayır yok.  Dediğim gibi bu tamamen ilizyon. Gerçek ekonomiye de bir faydası olmuyor ve olamazda” dedi.
 
İSTİKRARSIZ VE KAĞIT ÜZERİ BİR PİYASA
 
Faiz indirimlerinin hiçbir şekilde gerçek piyasa dinamiklerini yansıtmadığını söyleyen Yılmaz, “Türkiye’ye yabancı yatırım gelmediği için bir reaksiyonla karşılaşmıyor. Yabancı yatırımcı girişi olmadığı için faizi de rahatlıkla indirebiliyorlar. Çünkü yabancı Türkiye’ye girmiyor artık.  İstikrarsız ve kâğıt üzerinde bir piyasa durumu var.  Ekonomideki makro veriler gerçeğinden farklı şekilde yansıtıyor topluma. Gerçeğin öyle olmadığını artık herkes biliyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘FAİZİN DÜŞMESİ EKONOMİYİ CANLANDIRMAYACAK’
 
Siyasi iktidarın faiz indirimlerindeki ısrarı, Yeni Ekonomik Program’da (YEP) yer alan yüzde 5’lik büyüme hedefiyle ilişkilendiriliyor. 
 
Yılmaz, mevcut Türkiye koşullarında iç tüketime dayalı bir büyümenin söz konusu olamayacağı ve yapılan ısrarın sadece daha derin krizleri beraberinde getireceği uyarısında bulundu. Yılmaz devamla şöyle konuştu: “Bugünün Türkiye’sinde faizin düşmesi hiçbir şekilde iç tüketimi artıramaz. İşsizlik çok yüksek. İnsanlarda yarına dair bir güvence yok. Bugün işi olanlarda yarına güvenmiyor. Şimdi faizi düşürdüğün zaman, insanları daha çok alışveriş yapmaya zorluyorlar ki ekonomi canlansın. Ama bir yandan da koca bir işsizlik ordusu ve yarına güven duymadıkları için yatırım yapmayan kitle var. Bakın enflasyonun yüzde 30 olduğu bir ortamda yapılan ücret zamları haliyle eriyor. Çünkü yapılan zamlar gerçek olmayan yani kağıt üzerinden yapılıyor. Haliyle insanlar kıt kanat geçiniyor. Şimdi bu insanlarda ev almasını, araba almasını bekleyebilir misiniz? Yani faizin düşürülmesi ücretli kesime ekonomiyi canlandırma anlamında en ufak bir etkisi dahi yok.”
 
‘KÜÇÜK VE ORTAK ÖLÇEKLİ KESİM DE AYNI SORUNU YAŞIYOR’
 
Ücretli kesimlerin dışında kalan küçük ve orta ölçekli üreticilerin de aynı sorunu yaşadığını söyleyen  Yılmaz, “Çoğunluğu iflas etmiş durumda. Borçlarını geri ödeyemez durumda. Yeni borç almaya da girişemiyorlar çünkü ne üretecekler, ne satacaklar kaygısı yaşıyorlar. Onlarda yatırım yapmakta geri duruyorlar” dedi.
 
‘YABANCI YATIRIMCILAR DA GELMİYOR’
 
Yapılan tüm faiz indirimlerine rağmen ekonomideki kötü gidişat engellenemediği gibi enflasyondaki düşüş de gerçekleşmedi. Yılmaz, bu tabloyu da şöyle değerlendirdi: “Faiz indirimi ile tamamen dış dünyaya olumlu mesaj vermek istiyorlar. Aslında onlar da Türkiye’nin kendi ekonomik dinamikleriyle toparlanamayacağını biliyorlar. Ekonomik toparlanmanın yabancı yatırımcının gelmesi sonucunda olabileceğini biliyorlar. Onun için faizi düşürerek, yabancı yatırımcıların ekonomiye güven duymasını ve ‘makro ekonomik göstergeler istikrara kavuştu’ mesajını vermek istiyorlar. Ama doğrudan yabancı yatırımcılar gelmiyor. Çünkü tüm dünya Türkiye’deki ekonomik istikrarın göstermelik ve illüzyondan ibaret olduğunu biliyor.”
 
FAİZDE RİSKLİ BÖLGE SINIRI
 
Türkiye’de son 8 ayda yapılan faiz indirimleri “faizde riskli bölge” tartışmalarını da beraberinde getirdi. Bu noktada Yılmaz, faizde riskli bölge sınırının ancak faizler gerçek piyasa dinamikleri sonucunda düşüyorsa söz konusu olabileceğini belirtti.
 
Yılmaz, şunları ekledi: “Bir ülkede faiz düşmesi o ülkede sermaye bolluğunun yaşandığı dönemlerde gerçekleşir. Türkiye’deki faiz kâğıt üzerinde düşürülüyor. Çünkü Türkiye’de sermaye sıkıntısı var. Faizin düşürülmesi en fazla yabancı yatırımcıları etkiler. Faiz çok düştü diye sıcak para girişi azalır. Zaten sıcak para girişi olmuyor ve iktidar da bunu umursamıyor.  Faiz düştüğü için doğrudan yabancı yatırım gelebilir ama o da gelmiyor. Mesela Japonya’da faizler sıfıra kadar geldi ama o kadar güçlü bir ekonomi ki hiçbir şey olmadı. Türkiye bu sınıra gelemez. Çünkü Türkiye ekonomisi kendi dinamikleri ile kapitalizmi işleten bir ülke değil, borçla götüren bir ülke. Hâlbuki faiz likit parandır, sermayendir, her an üretime yatıracağın paranın bedelidir.  Yani bir ülkede faizlerin çok yüksek olması o ülkede nakit sermayenin olmadığı anlamına gelir. Bir ülkede faizlerin çok düşük o olması o ülkenin nakit sermayenin içinde yüzdüğünü gösterir. Türkiye’nin nakit sermaye içinde yüzme gibi bir durumu var mı, yok. Hep kâğıt üstünde.”
 
MA / Selman Güzelyüz