Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında önceki gün toplanan ve 2020 yılı için açıklanan net 2 bin 324 lira 70 kuruş asgari ücrete yönelik tepkiler sürüyor. Ücretin beklentilerin altında olduğunu vurgulayan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı sendika temsilcileri, hem hükümete hem de masada olan işçi temsilcilerinin yetersiz muhalefetine tepki gösterdi. 

 

‘İNSANCA YAŞAMA YETECEK ÜCRET’

 

Türk İş’e bağlı Deri, Dokuma ve Tekstil İşçileri Sendikası (Deriteks) İstanbul Avrupa Yakası Temsilcisi Veysel Arsalan, “2020 yılı için asgari ücret bekar bir işçi için 2 bin 324 TL olarak belirlendi. Sendikaların taleplerinin dikkate alınmadığı ve yoksulluk ve sefalet ücreti olarak belirlenen bu rakam kabul edilir değildir. Ayrıca asgari ücretin vergiden muaf tutulması talebinin de reddedilmesinin kabul edilir değildir” dedi. İnsanca yaşanılacak ücret taleplerinin güncel bir mücadele talebi olarak karşılarında durduğunu ifade eden Arsalan, “Bu nedenle tüm işçi kardeşlerimizi bu rakamı kabul etmemeye ve asgari ücretin insanca yaşanacak seviyeye çekilmesi için mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Sadaka değil insanca yaşayacak ücret istiyoruz. Vergide Adalet ve İnsanca yaşanacak ücret alana kadar mücadele büyütülerek devam edilecektir” diye konuştu. 

 

‘İŞÇİ İRADESİ YANSIMADI’

 

Belirlenen asgari ücretin sefalet ücreti olduğunu vurgulayan DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kamber Saygılı da komisyonunda bulunan temsilcilerin işçilerin iradesinin yansıtmadığını söyledi. Saygılı, patronların iradesinin hakim olduğu bir komisyondan çıkan sonuca çok şaşırmadıklarını ifade etti. “Asgari ücret belirlendi artık her şey bitti” algısına da katılmayan Saygılı, sendikaların ve emek örgütlerinin görevinin burada başladığını dile getirdi. 

 

‘TOPYEKÜN MÜCADELE EDİLMESİ GEREKİR’

 

Belirlenen asgari ücreti kabul etmeyen sendika konfederasyonlarının buna karşı topyekun bir mücadele başlatması gerektiğini sözlerine ekleyen Saygılı, “Sendikaların sözünü sokakta, fabrikalarda kısacası yaşamın her alanında sözünü söylemesi gerekiyor. Özellikle masaya oturan konfederasyonun üyelerini de harekete geçirerek buna karşı mücadeleyi tekrar yönetmek ve yükseltmesi gerekiyor. ‘Ben küstüm oynamıyorum’ demekle olmuyor. Masadan kalkarsın ama bu masadan kalkmak demek ‘görevimiz burada bitmiştir, gereken tavır ortaya konulmuştur’ demek değildir. Bunun arkası gelmiyorsa, bir mücadele yükseltilmiyorsa, işçinin üretimden gelen gücünün sorgulanmıyorsa, bu masadan kalkmanın bir kıymeti yoktur” diye konuştu.  

 

‘MÜCADELE SÜRECİNİ BAŞLATACAĞIZ’

 

Patron ve devlet iradesinin kırılmasının tek yolunun üç konfederasyonun bir araya gelerek işçilere dayatılan sefalet yaşamına karşı çeşitli eylem ve grevleri örgütlemesi gerektiğine belirten Saygılı, “Biz DİSK olarak tekrar oturacağız, değerlendirme yapacağız ardından bir mücadele sürecini başlatacağız” dedi. 

 

‘SONUÇ DEĞİŞMEZ’

 

Belirlenen asgari ücretin kendilerini şaşırtmadığını ifade eden Türk- İş’e bağlı Petrol -İş Sendikası Genze Şube Başkan Yardımcısı Şivan Kırmızıçiçek, “Yani önemli olan bu sonuca karşı bizlerin ve sendikaların ne yapacağıdır” diye belirtti. Konfederasyonu Türk İş’in masayı tek etmesinin samimi bulmayarak, senaryo olduğunu dile getiren Kırmızıçiçek, şunları söyledi: “O masayı terk edeceksin ama işçinin, emekçinin yapacağı şeyler bellidir. Masa başında yapılan bir oylamayla bu sorun çözülmez veya masadan kalkarak bu sorun çözülmez. Dolayısıyla tabandan gelen gücünü kullanarak, alana çıkacaksın tepkini göstereceksin. Mücadele edeceksin ki o sonuçlar değişsin yoksa sözde gösterilen tepki masadan kalkmak işçi sınıfının gücünü ortaya koymadın sürece bu senaryo bundan sonra da böyle devam edecek. Sendikaların tabandan gelen gücünü kullanması gerekiyor, grev iradesini ortaya koyması gerekiyor. Tek çarenin bu olduğunu düşünüyorum.” 

 

‘ANLAYIŞIN DEĞİŞMESİ GEREKİYOR’

 

AKP’ye oy verenlerin de belirlenen ücretten rahatsız olduğunu sözlerine ekleyen Kırmızıçiçek, şunları ifade etti: “Taban bu durumdan rahatsız ve kaynıyor. Ancak maalesef başımızda ki sendikacılar bürokratik anlayışlarını değiştirmedikleri sürece tabanın talepleri hiçe sayılmaya devam edecek. Kimse tabanın sesine kulak vermiyor maalesef. Çünkü bulundukları konumları, mevkileri bu siyasi erklere dayanmakta. Bu yüzden başta bu bürokratik sendikal anlayışın indirilmesi gerekiyor. İşçinin ona göre hareket etmesi gerekiyor.” 

 

MA / Erdoğan Alayumat