İşçiler: Hak ettiğimiz ücreti alanlarda haykırarak alabiliriz

img

İSTANBUL – Bir ailenin yoksulluk sınırının 7 bin liraya dayandığını belirten işçiler, 2 bin TL gibi bir ücretle geçim yapılamayacağını ancak “Hak ettiğimiz ücreti meydanlarda haykırarak alabileceğimize inanıyoruz” dedi.

Asgari ücret görüşmelerinin ikincisi önceki gün Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder başkanlığında Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK-İŞ) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Toplantıda, işveren heyetine Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Akansel Koç, işçi heyetine Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat başkanlık etti. Toplantıda Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Türkiye ekonomisi ve istihdama yönelik raporlarını sundu. TÜRK-İŞ heyeti toplantı sonrası yaptığı açıklamada hafta boyunca diğer konfederasyonlar ile görüşeceklerini belirtti. Asgari ücret ile ilgili 3’üncü toplantı TİSK’in ev sahipliğinde 17 Aralık günü yapılacak. 2020 yılı asgari ücretine dair henüz net bir rakam gündeme gelmezken, emekçiler ekonomik sıkıntılarının her geçen gün daha da arttığını ifade ediyor. 
 
‘ŞARTLARIMIZIN DÜZELTİLMESİ GEREKİYOR’
 
Ekonomik sorunların üst üste gelen zamlarla daha da derinleştiğini belirten işçi Sipan Karaaslan, devletin asgari ücrete yapacağı zamla birlikte ücretin en fazla 2 bin 500 TL olacağını söyledi. İnsanca yaşam koşulları için bu fiyatın daha da fazla olması gerektiğini ifade eden Karaaslan, “Çalışma koşullarımız, sağlık sorunlarımız, geçim sıkıntılarımız hepsi birbiriyle bağlantılı. Hastalanıp devlet hastanelerinde gittiğimizde bile para ödüyoruz. Yakacak, yiyecek, çocukların giderleri, hastane masrafları, giyecek aslında sorunumuz çok. Fakat bu masraflarımıza yetecek bir ücret alamıyoruz. Şartlarımızın bir an önce düzeltilmesi gerekiyor” diye belirtti.
 
‘ÖRGÜLENEREK İSTEDİĞİMİZİ ALABİLİRİZ’
 
İşçilerin sorunlarını örgütlenerek aşabileceğini dile getiren Karaaslan, “Hak ettiğimiz ücreti ancak meydanlarda haykırarak alabileceğimize inanıyoruz. Ülkedeki muhalefetin yetersizliği, CHP’nin düzensizliği işçileri bu duruma getiriyor. Sendikaların bu şekilde davranışları devam ettiği sürece bizim için fark eden bir şey olmayacak. Asgari ücreti devletin belirlediği şartlar altında alacak, asgari ücret zammı bizim için hissedilir olmayacak” diye konuştu. 
 
‘TALEPLERİMİZ ÜZERİNDEN BELİRLENMELİ’
 
Asgari ücret görüşmelerin her sene olduğu gibi iktidar tekelinde görüşüldüğünü belirten işçi İrfan Taşkıran, şunları ifade etti: “Görüşmelerde sadece patronları ve devleti temsil edenler ve işçileri temsil ettiğini iddia eden ama işçi sınıfının hiç güven duymadığı Türk-İş katılıyor. Toplantılarda dile getirilen talepler veya telaffuz edilen rakamlar işçi sınıfının beklentilerinin çok altında. Bugün artık yoksulluk sınırı 7 bin liraya dayanmıştır. İşçilerin 2 bin 500 3 bin gibi ücretlerle geçindirmeye çalışmak, yoksulluğun, açlığın fazlalaşması anlamına geliyor. İşçilerin ücretleri işçilerin talepleri üzerinden belirlenmelidir.” 
 
‘GENEL DİRENİŞ ÖRGÜTLEMELİYİZ’
 
Asgari ücretin en azından TÜRK-İŞ’in belirlediği yoksulluk sınırı üzerinden belirlenmesini gerektiğini aktaran Taşkıran, “Bunun dışında belirlenmiş tüm ücretler işçileri sefalete, borç batağına mahkûm edecektir. Bunun için mutlaka mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bizim bugünlerde İşçi Gazetesi olarak Birleşik İşçi Komiteleri ile birlikte yürüttüğümüz ‘Genel grev genel direniş’ çalışması yürütüyoruz. Sendikaların dahil olacağı işçi sınıfının büyük gövdesini kapsayan bir örgütlülüğün geliştirilmesiyle birlikte bu genel grevin örgütlenmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi. 
 
“İşçi sınıfının gücü üretimden gelen gücüdür” diyen Taşkıran, patronları bu kadar pervasızlaştıranın devlet olduğunu ve bu genel grevin işçi sınıfının örgütlenmesinin önünü açacağını söyledi. 
 
‘EMEKLİ MAAŞLARI ASGARİ ÜCRETTEN DÜŞÜK’
 
2014 yılından beri emekli olduğunu belirten Doğan Adalı ise, hükümetin sadece çalışanların asgari ücretini açlık sınırının altında vermediğini belirtti. 10 milyona yakın emeklinin de yüzde 80’ninin emekli ücretinin açlık sınırının altında olduğunu belirten Adalı, “Ben 4 yıldır emekliyim. 1800 lira alıyorum. Yani asgari ücret bile değil. Hükümet emekliye verdiği zamda yüzde 4’ün üzerine çıkmıyor. Enflasyon yüzde 15-20 iken emeklilere ‘yaşama, öl’ diyorlar.  Emeklilere kamu ya da başka yerde çalışmayı da yasaklıyor. Fakat asgari ücrete yaptığı kadar bile zam yapılmıyor. Emekliler yaşarken öldürülüyor. Emekliler de asgari ücretle çalışanlar kadar zor durumda,  seslerini duyuramıyorlar.  Bu yüzden emeklinin de örgütlenmesi gerekiyor. Var olan sendikalar emeklilerin talepleri dile getirilmiyor. Siyasi partilerin bu konuya değinmesi, emeklilerin de seslerini daha gür çıkarmaları, toplumsal olaylara daha duyarlı olmaları gerekiyor” diye konuştu. 
 
MA / Tolga Güney – Lezgin Tekay