HAK İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Temsilciliği'nin düzenlediği "Diyarbakır İnsan Hakları Okulu" etkinliği ikinci haftasında "Eğitim Sistemi ve Çocuk Hakları" temasıyla devam ediyor. Eğitim müfredatı ayrımcılık ve çok kültürlülüğünün ele alındığı programın ilk oturumunda, Eğitim İlke-Sen Genel Başkanı Ahmet Örs, "Müfredatın insan hakları perspektifinden değerlendirilmesi" başlığıyla yaptığı sunumda, milli eğitim müfredatının insan hakları çerçevesinden eleştirel değerlendirmede bulundu. 

 

Müfredatta dayatmaların söz konusu olduğunu dile getiren Örs, "Müfredat çelişkilerle dolu, tam bir yamalı bohça. Müfredatta süslü kelimelerle hem özgürlükten bahsedilir, özgürlük hedeflenir hem de sınırlar çizilip, özgürlük sınırlandırılır" dedi. 

 

Örs, zorunlu eğitim sisteminin kişiyi istendik davranış sergilemeye zorladığını ve mevcut sistemin öğretmenler açısından da ciddi problemler barındırdığını söyledi.

 

'DİL KÜLTÜRÜN BİR PARÇASIDIR' 

 

Etkinliğin ikinci oturumunda ise Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Koçak, "Ayrımcılığın aşılması: Çok dilli ve çok kültürlü eğitim" başlığıyla seminer verdi. Kültürün, bireyi belli bir yönde hareket etmeye sevk ettiğini ifade eden Koçak, "İdeolojilerde değişim olur, fakat kültürde değişim olmaz" diyerek, kültürlerin reddedilemeyeceğini, dilin de kültürün bir parçası olduğunu, bu bakımdan bir dil konuşmanın yanlışlığından söz edilemeyeceğini dile getirdi. 

 

Alt kültür, karşıt kültür ve alternatif kültürlerin özelliklerinden ve bu kültürlerin dile getirdiği genel talepleri anlatan Koçak, çok kültürlülüğün, daha çok azınlıkların talepleri olduğuna işaret etti. Geçmişte yaşayan çok kültürlü toplumlar ile günümüzdeki çok kültürlü toplumlar arasındaki farklılıklara değinen Koçak, "Çok kültürlülük, farklılıkları bünyesinde barındıran bir oluşumdur" ifadesini kullandı.