Ekonomist Şahinöz: Dış borçlanma olanakları azaldı içeride kaynak yok

img

ANKARA - Ekonomist Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, Türkiye’nin kredi risk priminin yüksek olmasından kaynaklı dışarıdan borç alma olanaklarının azaldığını ve bu sebepten kaynaklı iç borçlanma yoluna başvurduğunu ancak içerideki kaynakların da tüketildiğini söyledi.

Piyasalarda yaşanan ekonomik krizin yansımaları iktidarın algı yöntemleri ve ekonomiyi eleştirenleri "terörist" olarak yaftalamasına rağmen gerçeğin üstü örtülemiyor. Geçim sıkıntısından başka yol ve çare bulamadıklarını belirterek intihara başvuranların sayısı her geçen gün artıyor. AKP iktidarı ise, savaş, şiddet, etnik ve dini ayrımcılıklar üzerinden hakikati perdeliyor. Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, ekonomik krizin, işsizlik, TL’den kaçış, cari açık ve döviz kurları göstergelerinde kendisini gösterdiğine dikkati çekti. 
 
İŞSİZLİK: KRİZİN TEMEL GÖSTERGESİ
 
Şahinöz, resmi rakamlara göre 4 milyon 600 bin ancak iş bulmaktan umudunu kesmiş insanlar da hesaba katıldığında 8 milyona yaklaşan işsiz olduğunu hatırlattı. Şahinöz, “Bu rakam gençler için çok daha fazla can yakan bir boyutta. Türkiye’de genç işsizlik oranı yüzde 27. Son bir yıl içerisinde 7 rakam artmış. Genç kadınlarda bu oran yüzde 33, genç kadınların yüzde 33'ü işsiz" diye aktardı. Şahinöz, söz bu verilerin krizin temel göstergesi olduğunu belirtti.
 
SATIN ALMA GÜCÜNÜ KORUMAK İSTİYOR
 
Şahinöz, yurttaşların kendi parasına güveni kalmadığı için TL'den kaçtığını ifade ederek, "İnsanlar satın alma güçlerini muhafaza etmek için dövize yöneliyor" dedi. Şahinöz, “2019 yılında Türkiye’deki yurttaşların altın ve dövize olan taleplerinin yüzde 50 oranında arttı. Biz buna dövize dönmeye yani 'dolarizasyon' diyoruz. Bu gösterge bile kendi başına ekonomisinin nasıl bir bunalımda olduğunu gösteriyor” diye belirtti.
 
CARİ AÇIK: DIŞA BAĞIMLILIK ARTIYOR
 
Şahinöz, Türkiye ekonomisinin temel yapısal sorunları arasında olan dışa bağımlılık sorununun da artarak devam ettiğini belirtti. Şahinöz, "Türkiye ekonomisi teknolojik olarak dışarıya bağımlıdır. Sanayi üretimi yapmak için dışarıdan yatırım malı ara malı satın almak zorundadır. İthalatımızın yaklaşık yüzde 80’ini bu girdiler oluşturuyor” dedi. 
 
Cari açıkta yaşanan azalmanın ise iktidarın başarası olmadığını ifade eden Şahinöz, şöyle açıkladı: “Cari açığın azalma nedeni ithalatımızın azalmasıdır. İthalatın azalma nedeni sanayide üretimin durmuş olmasıdır.  Ekonominin krizde olduğunun en önemli göstergelerinden birisi cari açıktır. Tarihsel olarak da baktığımız zaman 1994, 1997, 2001 ve 2009 krizlerinde Türkiye’de cari işlemler dengesi ya fazla verdi ya açık çok düşük düzeylere indi. Bu bizim gibi ekonomilerin çok belirgin bir göstergesidir. Hazine ve Maliye Bakan Beraat Albayrak çıkmış övünüyor 'cari fazla verdik' diye. Bu bir övünç meselesi değildir. Bunu Türkiye’de övünç olarak göstermek, ekonomi bilmemek ya da karşısındaki insanların ekonomi bilmediğini varsaymaktır."
 
DÖVİZ SEYRİNDE DÜŞÜŞ: DARALMANIN BİR SONUCU
 
Türkiye’de 2018 yılında döviz kurlarındaki artış yüzde 30’lara kadar ve dolar kuru 7 TL'yi gördü. 2019 yılında ise artış yüzde 7'lerde kaldı ve dolar kuru 5,60-5,80 TL arasında seyrediyor. 
 
Şahinsöz, bu durumu ise şu sözlerle açıkladı: "Kurdaki artışın azalma sebebi dövize gereksinim ve yatırımların azalmasıdır. Firmalar yatırım yapmak için bankalara borçlandı. Bankalar kredileri yabancı ülkelerden buluyor. Dolayısıyla yatırımlar azalınca dış finansman gereksinimi azaldı. Döviz kuru dövizin fiyatıdır. Dövizin fiyatını talep belirler. Talep azalınca döviz kurlarındaki artışta azalmıştır. 'Dünyadaki bütün ülkelerin olumlu karşılamadığı Suriye’deki operasyona, Türkiye’nin kendi içerisinde yaşadığı siyasi, ekonomik krize rağmen, kurlarda neden artış olmuyor' diye sorarsanız işte cevabı dövize olan ihtiyaç gereksiniminin azalmasıdır."
  
Şahinöz, "Türkiye’nin dövize olan gereksinimi azalmış değil. Yarın Türkiye ekonomisi büyümeye başladığı zaman aynı şekilde döviz kurlarındaki artış da büyümeye başlayacaktır. Döviz kurlarının bu yıl artmamasını başarı olarak gösteremeyiz. Bu Türkiye ekonomisinin başarısı değildir. Ekonomisindeki daralmanın, durgunluğun bir sonucudur" diye belirtti.
 
‘VATANDAŞLAR ÖNÜMÜZDEKİ 3 YILI TÜKETTİ'
 
Türkiye’de milyonlarca yurttaşın kredi borçlarını ödeyememesi nedeni ile yasal takibe alındığına vurgu yapan Şahinöz, Türkiye’de 7 milyon insanın icra dosyası olduğunu ve bankalarda takibe düşmüş kredi kartlarında ki oranların 2019 yılına yüzde 50 arttığını belirtti. Şahinöz, “Hala ‘Faizleri düşürün vatandaş daha fazla tüketsin’ deniliyor. E vatandaş dünyanın en borçlu tüketicisi haline gelmiş.  Vatandaş ileriye dönük üç yılını tüketmiş zaten şimdiden. Yani demek istediğim şey, kredi genişlemesine bağlı olarak borçlanmanız çok zordur. Türkiye’nin iç kaynakları tükenmiş durumda zaten” şeklinde konuştu.
 
‘İÇERDE KAYNAK YOK’
 
Türkiye’nin kredi risk priminin yüksek olmasından kaynaklı dışarıdan borç alma olanaklarının azaldığına dikkat çeken Şahinöz, Türkiye’nin bu sebepten kaynaklı iç borçlanma yoluna başvurduğunu ancak içerideki kaynakların da tüketildiğini ifade etti.
 
Şahinöz devamla şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’de insanların yüzde 60’ı yeterli geliri olmadığı için tasarruf yapamıyor. Yine insanlarımızın yüzde 20’si de borçlarını sürekli olarak ödediği için tasarruf yapamıyor.  Yani sadece insanların yüzde 10’luk kesimi tasarruf yapabiliyor. Eğer içeride kaynak bulup borçlanırlarsa bunun kötü sonuçları da olur ancak bulacaklarını sanmıyorum.  Şimdi dışarıda borçlanma olanakları sınırlandığı için içeriye yöneliyorlar ama içeride de borçlanacak alan yok.  Şuan durma noktasına olan ekonomi bir senedir daralıyor. Onu aşabilmek için bir takım kaynak yaratmak istiyorlar."
 
'YOKSULLUK KONUŞULMUYOR'
 
Şahinöz, ekonomik kriz gündeminin üstünü örtüldüğünü belirterek, "Bakıyorsunuz gündem Suriye’ye operasyon, ABD İle Rusya ile yapılan S-400 ya da Patriot antlaşmaları. Böylelikle yoksulluk çeken insanların gündeminin üzerini kapatıyorlar. Oysa Türkiye’de bugün açlık sınırının altında geliri olan çok büyük bir kitle var. Açlık sınırı 2 bin 400 TL ve asgari ücret ise 2 bin 20 TL. Dört kişilik bir ailenin yeterli gıda alacak parasına yetmiyor.  Bunlar birikince sosyal sorunlara neden olurlar. Evet, bugün Türkiye’de sosyal bunalımlar yaşanmıyor olabilir ve bu böyle süremez” diye konuştu.
 
MA / Selman Güzelyüz