Geçim sıkıntısı çeken tekstil işçileri: İzin günümüzde ek iş yapıyoruz

img

İSTANBUL - Geçinemediklerini dile getiren tekstil işçileri, aynı zamanda krizle baş etmenin yollarını arıyor. İşçilerden Muzaffer Uzer, "Geçinemediğim için hafta sonu ek iş yapmak zorunda kalıyorum" derken, Pamuk Coşkun ise, "Pazara gidemiyor, kiramızı doğru düzgün ödeyemiyoruz" dedi. 

Uzun süreli ağır çalışma koşulları ve emek sömürüsünün yoğun yaşandığı sektörlerin başında gelen tekstilde, işsizlik korkusu daha fazla hak gaspına yol açıyor.  Aynı zamanda bel ve boyun gibi meslek hastalıklarını barındıran sektörde, ücretler hayatı idame ettirmeye yetmiyor. Aldıkları maaş ile kıt kanaat geçinebilen işçiler, ekonomik kriz ile birlikte geçimlerini sağlayamaz duruma geldiklerini dile getirdi. Bağcılar’da faaliyet gösteren tekstil atölyelerinde çalışan işçiler, sorunlarını dile getirdi. 
 
‘ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞMAK ZORLUYOR’
 
Bir tekstilde çalışan ve 10 yıldır bu mesleği yapan Muzaffer Uzer, ortalama 12 -13 saat çalıştıklarını belirterek, “Bazen hafta sonları da çalışmak zorunda kalıyoruz. Asgari ücretle çalıştığımız için bayağı zorlanıyoruz. Çünkü hafta sonu çalışmasak paramız bize yetmiyor. Tekstil çok gürültülü bir ortam ve sürekli kesintisiz çalışmak zorundasın. Sadece 45 dakikalık yemek molaları var. Geri kalanı hep makine üzerinde çalışma ve koşturma. Eve gittiğimiz zaman ayaklarımızı hissetmiyoruz. Soğuk suyun içine koyuyoruz. Bir iki dakika sonra ancak kendimize gelebiliyoruz. Ayakta çalışan işçilerin ise ayrı sorunları var. Makinede çalışan sürekli eğiliyor, ayakta olanlar da sürekli ayakta iş yapmak zorunda. Oturma lüksü yok onun” diye belirtti. 
 
‘EVİMİZE AŞ ALACAK DURUMUMUZ YOK’
 
Emeğinin karşılığını alamadığını belirten Uzer, yaşanan krizden nasıl etkilendiğini şu sözlerle ifade etti: “Burada çalışanlar bin 600 asgari ücretle başlıyor, 2 bine doğru gidiyor. Domatesin kilosu 6 TL. Meyvelerden bahsetmiyorum bile. Pazara 200 lirayla çıkıyorsun fakat 4-5 poşet doldurmadan eve geliyorsun. Yaşanan krizle birlikte son 2 ay içerisinde burada çalışanlar olarak evine doğru düzgün aş alabilecek durumumuz yok. Çoğumuz kiracıyız. İşverenlerin de umurunda değil. Benim 3 çocuğum var. Bazı arkadaşların 4-5’i buluyor. Bir kadın arkadaşımızın 5 çocuğu var. Öğlene kadar çalışıyor. Öğleden sonra gidiyor yemek yapıp tekrar çalışıyor. Ben de geçinmekte zorlanıyorum ve ekonomik kriz beni de çok etkiledi. Örneğin benim oturduğum ev kira ve bin 100 TL vermek zorundayım. Maaşım da iki bin 500 TL. Bir de bunun faturaları var. 400-500 TL faturalara gidiyor. Hiçbir şey kalmıyor. Hafta sonu ek iş yapmak zorunda kalıyorum. Bazen pazar işine de çıktığım oluyor. Penye tişörtler alıp satıyorum.”
 
‘EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ’
 
17 senedir tekstil sektöründe çalışan kadın işçilerden Fatma Olgaç da, çalışma saatlerinin uzunluğundan dert yakınan işçilerden. Olgaç, “Dinlenme saatimiz bir iki saat ancak. Haftanın iki günü mesai yapıyoruz. İşler azaldığı için şuan çok yapmıyoruz ama genel olarak yapılıyor. Eskiden gece saat 22.00’ye kadar çalışıyorduk. Hal kalmıyor, sağlık sıkıntıların oluyor. Bel ve ayak ağrıları çok oluyor. Eve gittiğinde dinlenemiyorsun. İşimiz zor. Bir de emeğimizin karşılığını alsak bizi rahatlatacak ama onu da çok düşük alınca geçinme şartlarımız zor oluyor” diye konuştu. 
 
‘ÇOK ZOR GEÇİNİYORUM’
 
Suriye’nin Qamişlo kentinden geldiğini belirten Alan Aluş da, geçimini sağlamakta zorlandığını ifade etti. Aluş, çalışma koşullarını şu sözlerle dile getirdi: “Türkiye’de 5 senedir yaşıyorum. Suriye’de okuyordum buraya geldim tek başıma tekstilde çalışıp aileme bakıyorum. Bir çocuğum var. Çok zor geçiniyorum ve sigortasız çalışıyorum. Bir hastaneye gidersem ücretli olarak gidiyorum. Maaşım 2 bin 500 TL ve evim de kira. Maaş yetmiyor. Ekonomik krizden de etkilendim. Maaş aldığım zaman direk bitiyor. Kira, faturalar derken çocuğa hiç yetmiyor.”
 
Küçük yaşından bu yana tekstil işçiliği yapan Peyruze Aksoy da, maddi zorluklardan kaynaklı okulu bırakıp tekstilde çalışmak zorunda kaldığını belirterek, “Makineciyim. 1500 TL maaş alıyorum. Hiç yetmiyor. Ev faturalarına anca yetiyor” dedi. 
 
‘İŞÇİLERİN SIRTINA AĞIR BİR YÜK BİNDİ’
 
Tekstil sektörünün saymakla bitmeyecek kadar zorluk ve sıkıntıları olduğunu vurgulayan 20 yıllık tekstil işçisi Bahattin Çiçek de, ekonomik krizle birlikte bu sektörde çalışan işçilerin sırtına ağır bir yükü daha bindiğini anlatanlardan. Çiçek, şöyle devam etti: “Bugün bir ekmek fiyatı 1 lira 25 kuruş olmuş. Ben alıyorum 1500 TL. Kira 1000 TL.  Geriye kalanında da faturaları nasıl ödeyeyim? Bir çocuğum var geçinemiyorum. 2014 yılında benim kendi tekstilim vardı. 25 kişi benim yanımda çalışıyorlardı ve iş bulamadığım için de mecburen kapattım. Tekstili sattım sırf çalışanlarımın parasını verebileyim diye. Şimdi aynısını ben yaşıyorum.” Çiçek, bel fıtığı olmasına rağmen geçimini sağlamak adına saatlerde makine başında çalışmak zorunda olduğunu söyledi. 
 
‘CİĞERLERİMİZ NE HALDE KİMBİLİR’
 
Tekstilin çok yorucu ve yıpratıcı olduğunu, 10 yıldır aynı işi yaptığını ifade eden Pamuk Coşkun ise, “Bu mesleğin sonucunda yakalandığımız meslek hastalıkları var. Oturduğumuz yerde belimiz, boynumuz, kollarımız bacaklarımız ağrıyor. Aynı zamanda da bütün gün boyunca toz yutuyoruz. Ciğerlerimiz ne halde Allah biliyor. Çünkü sürekli o tozu içimize çekiyoruz. Sabah saat 8’de işbaşı yapıyorsun, akşam saat 19.00’da çıkıyorsun. Hiçbir sosyal hayatın yok. İnsan görmüyorsun. Bütün gün duvarların ve gürültünün içinde makine sesini çekiyorsun. Migren hastası oluyorsun. Vücudundan önce beyin çok yoruluyor. Ama yapacak başka bir şey yok. Bu koşullarda mecbur çalışmak zorundayız” diye konuştu. 
 
‘EK İŞ YAPMAK ZORUNDA KALIYORUM’
 
Bu kadar ağır şartlara rağmen çok düşük maaş aldıklarını sözlerine ekleyen Coşkun, krizden nasıl etkilendiğini ise şu sözlerle ifade etti: “Çoğu yerde sigortamız yatmadığı halde çalışmak zorundayız.  Her şekilde sömürülüyorsun. Hastalandığın zaman tekstilde çalışıyorsan dinlenme imkanın yok. Çalışmadığın gün sen para alamıyorsun, para alamadığın gün de aç kalıyorsun maalesef. Çünkü hayat şartları çok zor, hayat çok pahalı. Kiracıyım. İki çocuk okutuyorum. Her hafta sonu da ek iş olarak temizliğe gidiyorum. Geçinemiyorum. Ekonomik kriz beni de kötü etkiledi. Pazara gidemiyoruz. Kiramızı doğru düzgün ödeyemiyoruz. Çocuklarımız okula gidiyor ve onlara doğru düzgün harçlık bile veremiyoruz. Kriz en çok düşük gelirliyi etkiledi. Biz de onlardan biri olduğumuz için etkilendik.” 
 
MA / Necla Demir