İhraç edilmeleri sendikal mücadelelerine engel olamadı

img

VAN - İhraç edildikten sonra sendikal mücadeleden geri durmayan öğretmen Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve hemşire Mesude Demir, bebekleriyle birlikte sabah geldikleri sendikada akşam saatlerine kadar çalışıyor. Kadınlar, “Mücadeleyi çocuklarımıza yaşanabilir özgür, demokratik bir ülke yaratabilmek için veriyoruz" diyor. 

Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ihraç edilen 2 kadın ihraç edildikten sonra da sendikal mücadeleye ara vermeden devam ediyor. Öğretmen Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve hemşire Mesude Demir, bebekleriyle birlikte sabah saatlerinde geldikleri Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) binasında akşama kadar çalışıyor. Sayyiğit ve Demir'e en büyük yardımı sendikadaki diğer emekçiler yapıyor. 
 
Bebeklerini sendikada uyutan kadınlar, sendikanın tüm çalışmalarına da aralıksız katılıyor. Kadınlar zor olsa da mücadeleyi çocuklarının özgürlüğü için verdiğini söylüyor. 
 
SENDİKADA ÇOCUKLAR İÇİN YER YOK 
 
Eğitim Sen şube odasında bir yandan bebeğine bakan, diğer yandan sendikal çalışmaları yürüten Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, erk sisteme karşı yürüttükleri kadın mücadelesinin bir ayağının da sendikalar olduğunu söyledi. Kadın olarak değiştirip dönüştürme gibi bir görevlerinin olduğunu dile getiren Sayyiğit, dolayısıyla örgütlemeye, bilinç yaratmaya en yakın çevre ve en çok zaman geçirdikleri alanlardan başlamak gerektiği görüşünde. Çocuklu kadınlar olarak sendikaları daha sık kullanmaya çalıştıklarını ifade eden Sayyiğit, şöyle devam etti: “Sonuçta bu mücadeleyi çocuklarımıza yaşanabilir özgür, demokratik bir ülke yaratabilmek için veriyoruz. Sendikamızda çocuklarımıza ait bir mekanın olmayışı bizi zorlasa da bu alanı açmak için girişimlerimiz var ve zaferle sonuçlanacağına inancımız tamdır. Sistemin bizi ihraç ederek çalışma hayatından koparmak isteyişinin bir benzerini de anne olarak sendikalarda görmek maalesef mümkün. Ama biz kadınlar her yerde vardık, varız ve var olmaya devam edeceğiz.” 
 
‘KARŞILARINA DİRENGEN ÇIKMAMIZ GEREKİYOR’ 
 
İhraç edildikten sonra sendikaya daha fazla zaman ayırdığını söyleyen Sayyiğit, “Bu haliyle sendikal faaliyetleri yürütmek açısından olumlu bir durum; ancak ihraç edildikten sonra hayatımızı ekonomik olarak idame ettirmek için alternatifimizi oluşturmak zorundaydık. Bu durumda yeni yaşamımıza adapte olmak bizi biraz zorladı. Sonuçta yıllardır alışık olduğumuz bir düzen vardı. Bu düzen bir gece yarısı yayınlanan KHK ile altüst oldu. Sistemin istediği tam da buydu. Bizleri yıpratmak, sindirmek , yıldırmak… Bizler bunun bilincinde olarak hareket etmek ve mücadele etmek gibi bir sorumluluğa sahibiz. Bize yapılan her antidemokratik ve hukuksuz uygulama daha direngen bir şekilde karşılarına çıkmamızı gerekli kılıyor. İhraç sürecinin biz de yarattığı tüm olumsuzluklara ve zorluklara rağmen mücadeleye devam etmek bu mücadelede bedel ödemiş tüm yoldaşlarımıza karşı sorumluluğumuzdur" diye konuştu. 
 
'MUTLAKA KAZANACAĞIZ'
 
Hem ihraç edilme hem de yerel yönetimlere kayyumların atanmasının aynı zihniyetin ürünü olduğunu belirten Sayyiğit, muhalif bir kimlik taşımakla zaten iktidarın hedefi haline geldiklerini ifade etti. 
Demokratik temelde mücadeleye bir kadın olarak en önde devam ettiklerini ifade eden Sayyiğit, yerel seçimlere ilişkin de şunları söyledi: “Erkek olan iktidara bir kadın olarak gereken demokratik cevabı yerel seçimlerde vermekle kalmayıp elimizden alınan kazanımlarımızı da geri alıp daha ileriye taşımak gibi bir sorumluluğumuz var. Bu; hem kadın hem hakları elinden alınan bir eğitimci hem de bir yurttaş olarak sorumluluğumdur. Yoksa tarih haksızları değil; bu haksızlık karşısında duramayan bizleri yargılar. Yerel seçimlerin bizim açımızdan güçlü bir yanıt olacağına inanıyorum. Tabi ki yolumuz uzun ve engebeli; ama tüm halklarımızla, ötekileştirilenlerle birlikte kazanacağımızdan şüphemiz yok.” 
 
‘ÇOCUKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN DİRENİYORUZ'
 
SES Yöneticisi Mesude Demir de, kızı Lora Nuda'nın doğduğundan beri birlikte sendikal faaliyetlerinin içinde olduğunu söylüyor. Yaşananları "zor bir süreç" olarak yorumlayan Demir, "Sabahtan akşama kadar sendikadayız. Her ortam çocuklar için uygun olamayabiliyor; ama biz onların özgürlüğü için direniyoruz. Bazen sıkıntılar da yaşıyoruz, ama sendikadaki arkadaşların bu konuda duyarlılıkları önemli. Mesela kızımın bir toplantıda bir anda çığlık atıp tüm motivasyonu dağıttığı çok olmuştur. Bazen hazırladığımız basın metnini yırtıp bizi nefes nefese koşturması da çok oldu. Sendikadaki tüm arkadaşların nefes almak dışında tüm hareketliliği kızım uyanana dek duruyor. Bu, çok güzel bir durum.  Tüm bakımını üstlendiğiniz ve haklarına saygı duymanız gereken bir çocukla mücadele alanında olmak zor; ama anlamlı ve sisteme bir cevaptır" dedi. 
 
'EMEĞİMİZ GASP EDİLDİ'
 
İhraç edildikten sonra kolay bir süreç yaşamadıklarını ifade eden Demir, ancak kadınların binlerce yıldır eril zihniyetin tahakkümüne maruz kaldığını ve buna karşı mücadele ettiğini söyledi. 
Sistemin eve kapatmak istediği, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik baskı mekanizmalarına karşı tek çıkışın örgütlü mücadele olduğunun altını çizen Demir, sendikal örgütlenmenin de emeğin gasp edildiği bu zamanda en önemli mücadele alanı olduğunu ifade etti. 
 
‘KADINLAR EŞBAŞKANLIĞA SAHİP ÇIKMALI’ 
 
Yerel seçimlerde, önceliğin “kayyum sistemine karşı örgütlü bir halk cevabı” olması gerektiğine vurgu yapan Demir, “Özellikle örgütlü ve politik kadınların bu süreçte mücadelesi önemlidir. Sistemin politik alanda baskı altına aldığı sistematik bir şekilde ihraç ederek, gözaltına alarak sindirmeye çalıştığı kadınlar, böylesi zorba bir yönetimde fiili uygulanan eşbaşkanlık sistemine sahip çıkmalı, yerlerine atanan erkek kayyumlar da gerekli cevabı vermelidir. Uzun mücadeleler sonucu elde edilen tüm kadın kazanımlarını kayyumlar eliyle yok eden düzene karşı mücadele yükseltilmelidir. Kadınların ve halkımızın bunu başaracağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.