İşe iade davasında karar: İstihbari bilgi delil olarak kullanılamaz

img
MERSİN - Mersin 1'inci İdare Mahkemesi, Akdeniz Belediyesi tarafından "güvenlik soruşturması" gerekçesiyle işlerine son verilen 2 işçinin işe iade başvurularını karara bağladı. Mahkeme, istihbari bilgilerin delil olamayacağını belirterek işçilerin işe iadesi yönünde karar verdi.
 
Kayyum atanan Mersin’in Akdeniz Belediyesi’nde çalışıp "güvenlik soruşturması" gerekçesiyle işten çıkarılan 2 işçi Mersin 1'inci İdare Mahkemesi'ne açtıkları davayı kazandı. İşçilerin avukatları, işe iade talebiyle Nisan ayında Mersin 1'inci İdare Mahkemesi'ne başvuru yaptı. Avukatlar başvurularında, "İşten çıkarılmanın hiçbir dayanak ve sebep gösterilmemesinin hukuka aykırı olduğu, arşiv araştırması yapabileceği, güvenlik soruşturması yapılamayacağı, güvenlik soruşturmasına dair somut bilgi ve belgenin bulunmadığı, takdir hakkının keyfi olarak kullanıldığı"na dikkat çekti. Mahkeme ise, 18 Ekim günü davayı karara bağladı.
 
BELEDİYEYE GÖRE ATILMALAR HUKUKA UYGUN 
 
Davada savunma yapan Akdeniz Belediyesi Başkanlığı, "Davacı hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucu işçi alımı tespit komisyonunca sınava girmeye hak kazanamadığı yönünde karar verildiği, işlemin hukuka ve mevzuata uygun olup davanın reddini" talep etti. 
 
Mersin Valiliği ise, işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu ileri sürüp davanın reddindi talep etti.
 
EMNİYET: BİLGİLER DELİL OLARAK KULLANILAMAZ
 
Mersin İl Emniyet Müdürlüğü'nce mahkemeye gönderilen yazıda, "İstihbari mahiyette bulunan bilgilerin talep makamınca yalnızca kanaat oluşturması amacıyla verildiği, talep eden makamın hukuki, adli, idari yönünden gerçekleştireceği işlemler için esas teşkil etmeyeceği, işlem tesis edilmesi durumda verilen bilgilerin hukuki dayanak ve deliller olarak kullanılmayacağı" ifadelerine yer verildi.  
 
İstihbari bilginin tek başına delil sayılamayacağına vurgu yapan mahkeme, "Güvenlik soruşturmasına ilişkin raporlarda ve bilgi notlarında yer alan bilgilerin istihbarı nitelik taşıdıklarından hukuken geçerli başka bilgi ve belgelerle doğrulanmadıkça bu raporların (bilgi notlarının) tek başlarına hukuki delil gücünde kabul edilmeleri ve ilgililer aleyhinde kullanılmaları hukuk devleti ilkesine aykırı düşer. Güvenik araştırılması yapılırken ulaşılan bilgi kanaatin; somut, güvenilir, teyit edilebilir nitelikte olması; tahmine, tasavvura ve önyargıya dayalı olmaması; aynı yöndeki kanaatin mümkün olunca farklı bilgi ve delillerle de desteklenmesi, bu inceleme ve değerlendirmenin hukuken denetlenebilir nitelikte olması gerekir. Aksi durumda soyut ve gerçekdışı ithamlarla bazı kişilerin önemli hak kayıplarına yola açabileceği, bunun idarenin son derece haklı nedenlere dayalı güvenlik tedbirleri hakkında toplumda tereddütlere neden olabileceği, bu durumun ise en çok yine kendisi ile mücadele edilen yasadışı mihraklarca istismar edilmesinin mümkün olduğu ortadır" dedi.
 
"Hukuk devletinde idarenin ve kişilerin hak ve hükümlülükleri, demokratik esaslara uygun olarak, objektif kriterler halinde ayrı ayrı belirlenmiş olup, idarenin, kişilerin hak ve menfaatlerini etkileyen konular 'şüphe'ye dayanarak işlemler tesis etmesi uygun ve doğru görülemez" diyen mahkeme, yapılan işlemin hukuka uygun olmadığına dikkat çekti. 
 
HAKLARI ÖDENECEK
 
Mahkeme kararında son olarak şu ifadelere yer verildi: "Öte yandan, dava konusu işlemin hukuka aykırılığı sabit görülünden davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı, özlük ve parasal hakların dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazmini gerektiği de açıktır. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemlerin iptaline, davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının dava tarihi olan 20 Nisan 2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizle birlikte davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine oy birliği ile karar vermiştir."
 
MA / Hamdullah Kesen