Sendikacılardan tutuklanan işçilerin aileleriyle dayanışma

img

İSTANBUL – Yapımı devam eden 3. Havalimanı'ndaki eylemler nedeniyle tutuklanan 27 işçi için imza kampanyası başlatan inşaat iş kolundaki sendikalar, tutuklanan işçilerin ailelerini tek tek ziyaret etmeye hazırlanıyor.

İstanbul'da yapımı devam eden 3. Havalimanı'nda çalışma koşullarını protesto ettikleri için tutuklanan 27 işçi ile dayanışma kampanyası başlatıldı. İnşaat iş kolundaki sendikalar tarafından başlatılan imza kampanyası , kısa sürede siyasi partiler temsilcileri, sivil toplum örgütleri, sanatçı ve aydınlardan yoğun destek gördü. 
 
Başlatılan kampanya kapsamında tutuklu işçilerin ailelerine dayanışma ziyaretlerinde bulunulacak. 
 
Ailelerle ekonomik olarak da dayanışmayı hedefleyen çalışmalar sürerken, havalimanında yapılan eylemlerin ayrıntılı raporu önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacak. 
 
Dev –Yapı İnşaat Yol Sendikası Genel Sekreteri Nihat Demir ve İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat -İş) Örgütlenme Sekreteri Kadir Kurt, kampanya sürecine ilişkin bilgi verdi.
 
 
‘AİLELERLE TEK TEK GÖRÜŞECEĞİZ’
 
Dev –Yapı İnşaat Yol Sendikası Genel Sekreteri Demir, tutuklu bulunan işçi ailelerinin büyük bir bölümünün şehir dışında olduğunu ve kendileriyle telefon üzerinden görüştüklerini söyledi. Demir, “Aileleri tek tek ziyaret edip dayanışabileceğimiz bir durum varsa onu yapmak istiyoruz” diye belirtti.  
 
‘CİNAYET YERİ OLARAK İŞLETİLİR’
 
Yaşanan insanlık dışı muamelenin sadece 3. Havalimanı’yla sınırlı olmadığını, bunun tüm şantiyelere yayıldığına da vurgu yapan Demir, bundan sonra örgütlülüğün daha güçlü olması gerektiğini ifade etti. Havalimanı’nın belirtildiği tarihte bitirilmesinin aynı zamanda büyük bir enkazı da beraberinde getireceğinin altını çizen Demir, “Eğer belirledikleri tarihte o şantiyeyi bitirirlerse zaten orası bir cinayet yeri olarak işletilir. Çünkü beton prizmasının alınması gerekiyor. Artık kış da geldi. Bir kolonu dökmek için onun prizmasının dökülmesi gerekiyor veya tam beton oluşturması için en az 14 -15 gün durması gerekiyor kalıpta. Kalıplar hemen sökülemez. Bu açıdan göç olur. Yıkım olur. Sağlam olmaz. Büyük şantiyeler ve firmalarda bu süreç 20 yılı aşıyor. Öyle basit iki üç yılda yapılan bir şey sağlıklı da değil. Aslında suçtur, havalimanındaki inşaat” dedi.
 
‘ŞANTİYELER NAZİ KAMPINA DÖNDÜ’
 
Havalimanı’nda yapılan eylemlerin yeni olmadığını ve daha önce de sayısız kez tepki gösterdiklerini hatırlatan Demir, şöyle devam etti: “Bu yeni bir süreç değil. Bundan sonra da aynı şekilde devam edecek. Artık bıçak kemiğe dayandı. Çalışma koşulları o kadar ihlal edildi ki işten atılma korkusu dahi olsa insanlar o eyleme geldi. Bir iki gün koşullarda bir iyileşme oldu. Şimdi daha da beter diye bize haber geliyor. Birçok noktada haber yapılıyor. Yemeğe ve servise jandarmalar eşliğinde götürülüyor emekçiler. Şantiyeler adeta Nazi kampına dönmüş durumda.” 
 
‘DAYANIŞMA İLE SAHİPLENECEĞİZ’
 
İmza kampanyasının amacının toplumsal muhalefette duyarlılık ve sahiplenme yaratmak olduğunu dile getiren İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat -İş) Örgütlenme Sekreteri Kadir Kurt da, şunları söyledi: “Eğer bu yönde amaca ulaşırsak gerek gözaltına alınan, tutuklanan işçiler ve işçilerin ailesi cephesinden bir dayanışma örmek istiyoruz. Bu hukuki maddi ve manevi tüm yönüyle bir dayanışma. Ve bunların tamamını her sendikanın tek tek karşılama ve sahiplenme yetisi ve imkanları olmasına rağmen biz bunu 3. Havalimanı direnişini sahiplenen muhalefetin tamamıyla yapmak istiyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki 3. Havalimanı’nda bugün böyle bir eylem yaşandı. Yarın şehir hastanelerinde yaşanmayacağını kimse bilemez. Yani bir sabah uyandığımızda şehir hastanelerinde de binlerce işçinin eylem yaptığını onların da firmayla görüştüğünü ve orada da işçilerin tutuklandığın görebiliriz. Haliyle ekonomik krizin derinleşmesi işçi sınıfının bu şekilde kendiliğinden ya da çeşitli sendikalar ya da öncüleri aracılığıyla neler yapacağını gösteriyor. Bizler de bu imza kampanyasıyla örülecek olan dayanışma çerçevesinde işçi sınıfının önümüzdeki süreçte gelişen eylemlerini hep beraber sahiplenme ortamı ve zemini yaratırız diye düşünüyoruz.”