ESKİŞEHİR - Nakliyat-İş Eskişehir Anadolu Şubesi Başkanı Ali Özçelik, devam eden işçi kıyımına dair "Umut, örgütlü mücadelede. Başka bir yolumuz yok" çağrısı yaptı.
Türkiye Devrimci Kara, Hava ve Demiryolu Taşımacılığı İşçileri Sendikası (Nakliyat-İş), geçtiğimiz günlerde Eskişehir'de yaptığı açıklamayla sendikalarına üye olan 3 kişinin işten çıkarıldığını açıkladı. İşçi kıyımını değerlendiren Nakliyat-İş Eskişehir Anadolu Şubesi Başkanı Ali Özçelik, tüm işçilere örgütlü mücadele çağrısı yaptı.
‘İŞKOLU SENDİKACILIĞI’
Sendikal örgütlenmenin zor olduğunu ve iş kanunun darbe anayasasından kalma olduğunu ifade eden Özçelik, AKP hükümetinin 2012’de sendikalar yasası ve iş kanunuyla ilgili yaptığı değişiklikleri hatırlattı. Özçelik, değişikliğin bazı yerlerde kolaylaştırma gibi gözüktüğünü ancak işçiler için dezavantajlı durumlar getirdiğini belirterek, "Ülkemizde sendikal örgütlenmenin önünde birçok engel var. Anayasanın 51’inci maddesiyle güvence altına alınmış bir hak ama bunlara rağmen birçok engel var. Türkiye'de iş kolu sendikacılığı yapılıyor. Avrupa'da ise beğendiğin, memnun olduğun ya da mücadelesini takdir ettiğin sendikaya üye olabiliyorsun” dedi.
Bir diğer sendikal örgütlenme engelinin iş kolu barajı olduğunu belirten Özçelik, iş kolu barajını şu şekilde anlattı: “Taşımacılık iş kolunda en son Temmuz istatistiklerinde 1 milyon civarında çalışan gözüküyordu. Yetkili bakanlıktan yetki alabilecek ve bu yetkiyle toplu sözleşme yapabilmek için bu 1 milyon çalışanın en az yüzde birini üye yapmış olmak gerekiyor. Biz sıfırdan bir sendika kurmaya kalksak, taşımacılık iş kolunda öncelikle 10 bin kişi üye yapmamız gerekiyor. Ardından herhangi bir örgütlenme yaparsak bakanlık bize toplu sözleşme yetkisi veriyor. Bu büyük bir problemdir. Çünkü 2012’deki yasal düzenlemeyle 28 olan iş kolunu bazı iş kollarında birleştirme yaparak 20’ye düşürdü. Taşımacılık iş kolu da bunlardan bir tanesi" şeklinde konuştu.
'KAMOYU İŞÇİ DİRENİŞLERİNİ SAHİPLENMELİ'
Örgütlenme engellerinin bitmediğine işaret eden Özçelik, işverenlerin sendikaların yetkisine itirazı sonrası yargı süreçlerinin de uzun sürdüğünü söyledi. Özçelik, “Bu süre içerisinde işveren istediği her türlü oyunu işçi üzerinde oynayabiliyor. Sürgün yapabiliyor, ufak sebeplerden dolayı tutanak tutabiliyor ve savunma alabiliyor. Zam yapmıyor ve aynı işi yapan işçiye farklı ücret ödeyebiliyor. Bu konuda işveren tamamen serbest bırakılmış durumda” diye belirtti. Özçelik, işçi sınıfının bir sınıf bilincine ulaşması ve örgütlü haklarını bilmesi gerektiğini belirterek, "Yasal prosedürü ve örgütlülüğün önemini anlatıyoruz. Fakat neticesinde iş yerinde kendisi ve işveren baş başa kalıyor orada bir irade göstermesi gerekiyor" diye belirtti.
Özçelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşçi direnişleri sahiplenilmelidir. Fernas işçileri çıplak ayakla yürüyüş yaptı ve açlık grevine girdi. Tüm bunları kamuoyuna mal olabilmek için yaptılar. Çünkü mücadele ederken dikkat çekici bir olay olmadığı sürece kamuoyu çok fazla sahiplenmiyor. Kamuoyundan beklentimiz; doğa, hayvan ve kadın katliamlarına karşı nasıl duyarlıysak işçilerin direnişlerine de duyarlı olalım. Umut, örgütlü mücadelede. Başka bir yolumuz yok" dedi.