Birol: Demokratik Türkiye için mücadelemizi yükselteceğiz

img

İSTANBUL- HDP İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Birol, demokrasi güçleriyle birlikte düzenlenen ve kitlesel geçen 1 Mayıs’a ilişkin, "Halkın talepleri karşısında biz de demokratik bir Türkiye'yi inşa etmeyi, bu anlamda mücadelemizi daha da yükseltmeyi hedefliyoruz" dedi. 

Türkiye halkları ve işçi sınıfı, 1 Mayıs’ta ülkenin dört bir yanında toplanarak, sarayın politikalarına hep bir ağızdan “artık yeter” mesajını verdi.1 Mayıs'ta alanları dolduran sendikalar, demokratik kitle örgütleri, kadınlar ve siyasi parti üyeleri, hep bir ağızdan AKP-MHP iktidarının rantçı politikalarını ve nedeni oldukları yoksulluk, geçim sıkıntısını kabul etmeyeceklerini haykırdı. İnsanca yaşam taleplerini dile getiren emekçiler, “bu düzen değişecek” vurgusu yaparak, Gezi Direnişinde ortaya çıkan ortak mücadeleyi sürdürüleceğini ifade etti. İstanbul'da polis saldırısına rağmen coşkulu ve kitlesel geçen 1 Mayıs’a ilişkin değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP), İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Birol, emekçilerin, kadınların ve tüm ezilen toplumsal kesimler meydanlardaki sesiyle umut ve değişim yürüyüşünü başlatma zamanı geldiğini ve birlikte mücadeleyi dayattığını söyledi.
 
KRİZ VE SAVAŞIN GÖLGESİNDE
 
1 Mayıs’a çok zorlu koşullarda gidildiğine dikkati çeken Birol, ekonomik krizin yarattığı derin bir yoksulluğun ve işsizliğin yaşandığını hatırlattı. Toplumda geleceğe dair kaygılarını yüksek olduğunu vurgulayan Birol,"Mayıs’ta savaş ve işgallerin yanı sıra iktidarın baskı politikalarının en üst düzeyde yükselerek bir ivme kaydettiği bir ortamda girdik. İktidarın politikalarında karşı direnen toplumsal kesimler de direnişini yükselterek mücadeleye devam etti. İşçi sınıfı işten atılmalara, yoksulluğa, asgari ücret başlığına, kadınlar yoksulluğuna ilişki büyük bir direnci gösterdi. Bir yandan baskı, kriz yoksulluk ve savaş öbür yandan da sürekli bir direnme hali olan çeşitli toplumsal kesimlerin direnci vardı" dedi.
 
1 MAYIS'TA BİRLEŞTİ 
 
1 Mayıs'ın dünyanın dört bir yanında aynı sancıları çeken ve toplumsal mücadeleyi veren kesimlerin hep birlikte alanlarda seslerini yükselttiğini gün olduğunu ifade eden Birol, 1 Mayıs'a işçi direnişi ve kadın hareketinin damga vurduğunun belirtti. Birol, “8 Mart’ta kadınların gücünü gördük, 21 Mart’ta başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi güçlerinin gücünü gördük. Açığa çıkan talepler halkın katılımının hiç de az olmadığımızı ve güçlü bir potansiyelimizin olduğunu gördük. 1 Mayıs’ta da bütün bunların birleşik olduğu bir gövde gösterisine sahne oldu. Çok umut var" diye konuştu.
 
TAKSİM'İN DEVLET HAFIZASINDAKİ ANLAMI
 
1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı'nda yasaklanmasına değinen Birol, Taksim'in devletin, tarihsel hafızasında direniş anlamı olduğunu belirterek, bu yüzden kutlamalara izin verilmediğini vurguladı. 1 Mayıs’ın asıl yerinin Taksim Meydanı olduğunu vurgulayan Birol, şöyle devam etti: “1 Mayıs kutlaması Taksim’de yasaklanması nedeniyle Maltepe Meydanı’nda kutlandı. Fakat bu Taksim'in asıl 1 Mayıs alanı olduğunu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Polisin Taksim'de bir gün öncesinde şampiyonluk maçının izin verip, ertesi günü işçi sınıfına kapattığı çelişkisini de gözler önüne serdik. Yine Taksim ısrarının karşılığı ısrarlı polis saldırısı oldu. Maltepe’de benzer engellemeler gördük fakat halk büyük bir coşkuyla taleplerini ısrarlı bir şekilde dile getirdi." 
 
DEMOKRATİK BİR DÜZEN İNŞAA ETMELİYİZ
 
AKP-MHP iktidarının devletin bütün olanaklarını kullanarak yandaşa aktardığını sözlerine ekleyen Birol, şunları ifade etti: “Hangi iktidar olursa olsun neoliberal ekonominin yarattığı büyük kriz, talan rejiminden vazgeçmediği sürece karşılaşacağımız şey bir derin bir yoksulluk olacak. Bütün bunları gerçekleştirirken iktidar, baskı ve zor aygıtlarını çok daha yükselterek, işgal, operasyonlarla ayakta kalmaya çalışıyor. Bütün bunlardan rahatsızlık duyan toplumsal kesimlerin, demokratik, eşitlikçi bir toplumsal güçler yan yana gelmesi lazım. Bu sadece bir seçime indirgenemeyecek kadar mühim bir meseledir. Demokrasi sandıkta oy vererek, oradan çıkmış bir icazetle gerçekleştirmek mümkün değildir. Bizim sokaktan sandığa bütün toplumsal kesimlerde, adalet, eşitlik ve adil bir bölüşüm tahayyül eden ve bunları güvenceye alan evrensel ilkelerin de içinde olduğu bir hukuk nizamı gerçekleştirecek süreci inşa etmemiz lazım.” 
 
HALK SAVAŞ VE RANT DÜZENİNE KARŞI 
 
Birol, 1 Mayıs'ta halkın emek sömürüsü, kadın cinayetleri, farklı kimliklerin kendini özgürce ifade edememesinin öfkesini haykırdığını dile getirerek, şunları söyledi: “'Bu düzende böyle yaşamak istemiyorum', denildi. Sermayenin karşısında emeklerinin kölece sömürülmesini istemediklerini açıkça ortaya koydular. Öte yandan güvenli, güvenceli çalışma ve yaşam koşulları istiyorum dedi. Halk savaş istemediğini, sokakta çocukların panzerle ezildiği bir ülke istemediğini insanca bir yaşam talepleri olduğunu güçlü bir sesle dile getirdi. Öte yandan alanlar artık demokratik mücadele yürüten siyasi ve toplumsal aktörlerin birlikte bir güç olmasını dikte ediyor. Biz bunu 8 Mart'ta Newroz’da şimdi de 1 Mayıs'ta gördük.” 
 
KADINLARIN BİRLİKTELİĞİ
 
Halkın alanlardan verdiği mesaja herkesin dikkate alması gerektiğini belirten Birol, sözlerini şöyle tamamladı: “Halkın talepleri karşısında biz de ayağımızı sokaktan, mücadeleden ve alanlardan çekmeyen demokratik bir Türkiye'yi inşa etmeyi, bu anlamda mücadelemizi daha da yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu iktidardan mutlak suretle kurtulmak için eskiyi pansuman eden biçimiyle değil, gerçek anlamda demokratik bir düzenekle mümkündür. Bu yüzden barış, eşitlik ve özgür yaşam talebimizi daha yüksek sesle dile getirmemiz lazım. Kadınların çok özel bir yeri olduğunu düşünüyorum. Kadın ittifakı ve kadınların bir araya gelişi 21'inci yüzyılın önemli modelini üretiyor. Hem insan haklarından hem de kararlılıklarından hem de bu mücadelede yan yana geliş mücadelelerinden dolayısıyla başta kadınlar olmak üzere bütün ezilenlerin birlikteliğini güçlendirecek köklü adımlar atmaya ihtiyaç var.”