KESK: İktidarın teklifi sefalet ve yoksulluktur

img
ANKARA - Kamu emekçisinin zam oranları belirlenirken, yoksulluk sınırının esas alınması gerektiğini belirten KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, iktidarın açıkladığı teklif için “Adı sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklifidir” dedi.
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Toplu İş Sözleşmesi’ne (TİS) dair Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL SEN) Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantının yapıldığı salona, “Sefalet ücretini kabul etmiyoruz, haklarımız için kamu emekçilerini ortak mücadeleye çağırıyoruz” pankartı asıldı. Toplantıda konuşan KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, Kamu İşveren Heyeti’nin kamu emekçileri için teklifini açıkladığını hatırlatarak, “Dün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından paylaşılan söz konusu teklif aileleri de kattığımızda 20 milyonu aşkın geniş bir kitleyi hayal kırıklığına uğratmıştır” dedi.
 
NAKARAT TEKRAR EDİLDİ
 
Bakanlığın teklifine göre, kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarında 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde yüzde 5+6, 2023 yılı için ise yüzde 6+6 artış önerildiğini söyleyen Yeşil, “Büyük bir lütufmuş gibi altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağını ifade edilmiştir. Teklif açıklanırken, her zaman olduğu gibi ‘Büyüyen Türkiye'de işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik, ezdiremeyeceğiz. Hedeflenen enflasyon, büyüme rakamlarına ulaşacağız’ nakaratı tekrar edilmiştir” diye konuştu.
 
GERÇEK ENFLASYON VURGUSU
 
Yeşil, kamu emekçilerinin sorunlarının hala çözülmezken, TİS teklifinin birkaç başlığı taşıdığı ve vasat bir niteliğini olmasından kaynaklı, teklifi kınadıklarını söyledi. AKP’nin “İşçiyi, memuru, asgari ücretliyi, emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz” söyleminin bıkkınlık verdiğini belirten Yeşil, şöyle devam etti: “Defalarca altını çizdik. Bu ülkenin emekçi sınıflarını, dar gelirli vatandaşlarını ezen Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan TÜİK enflasyonu yani resmi enflasyon değildir. Bu ülkede hiç kimsenin neredeyse siyasal iktidarın talimatları ile belirlenir hale gelen resmi enflasyon verilerine, yine işsizlik verilerine güveni kalmamıştır. Bizleri yıllardır ezim, ezim ezen sokakta, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız hayatın gerçek enflasyonudur. Bu erimeyi çarptırılmış, takla attırılmış TÜİK verilerinde görmek artık mümkün değildir.”
 
HAYAT PAHALILIĞI YANSITAN VERİLER
 
Yeşil, hayat pahalılığını yansıtan döviz ve altın fiyatlarına, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine bakmak gerektiğini belirterek, şunları sıraladı: 
 
“* 2012’de başlanan TİS sürecinden bugüne aradan geçen 9 yılda ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 450 dolar azalmıştır.
 
* Yine son dokuz yılda hem açlık hem de yoksulluk sınırı yüzde 216 artarken en düşük maaşta yaşanan artış yüzde 174’te kalmıştır.  
 
* Son beş yılda ortalama maaşla alınan çeyrek altın sayısı 6,5 adet azalmıştır. 
 
* Yine en düşük maaş ile alınan dolar son iki yılda 84 dolar azalmıştır. 
 
* Son iki yılda asgari ücret yüzde 40 artarken kamu emekçilerinin maaşlarında yaşanan artış yüzde 29,85 ‘te kalmıştır.  
 
* Son iki yılda temel tüketim maddelerinin fiyatlarında yaşanan artış yüzde 70'i aşmıştır.”
 
YOKSULLUK SINIRI ESAS ALINMALI
 
Yeşil, yoksulluk sınırının esas alınması gerektiğini belirterek, “Sadece son iki yılda hem açlık hem de yoksulluk sınırı yüzde 38,6 artarken kamu emekçilerinin maaşlarında yaşanan artış yüzde 29,85 ‘te kalmıştır. Eşi çalışmayan, iki çocuklu en düşük maaşı alan kamu emekçisinin eline geçen tutarın söz konusu yardımlar ve ikramiye ile birlikte 2022 Ocak itibari ile 10 bin 400 TL’ye çıkarılmasını teklif ettik. Buna göre tüm kamu emekçilerinin maaşlarının yardım, ikramiye kalemlerinin dışında yüzde 43,5 artırılmasını talep ettik. KESK olarak bizim teklifimiz açısından bir şey değişmemiştir. Çünkü biz her dönem olduğu gibi bu dönemde yine aynı temel noktadan yani ‘hiçbir kamu emekçisi hanesi yoksulluk sınırı altında kalmasın’ noktasından hareket ettik. Ancak diğer konfederasyonlar için bir şeylerin değiştiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
 
‘TEKLİFİN ADI SEFALET’
 
İktidarın teklifinin “Toplu Sözleşme Teklifi” olmadığını ifade eden Yeşil, “Açlık sınırının 3 bin, yoksulluk sınırının 9 bin 500 TL’yi bulduğu, yaşanan gerçek hayat pahalılığının yüzde 40’ı aştığı koşullarda yapılan aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye yapılan teklifin adı sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklifidir” dedi.
 
ÇIKIŞ YOLU MÜCADELE 
 
Yeşil, son olarak şunları ekledi: “Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir. Biz KESK olarak her zaman olduğu gibi bugün de bir emek örgütü olmanın gereğini yerine getirmek için, Kamu emekçilerinin, emekliklerin ortak hak ve çıkarlarını savunmak için üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız.”
 
BİRLİKTE MÜCADELE
 
TİS görüşmelerine katılan KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik ise görüşmeleri şöyle değerlendirdi: “Bu teklif emekçilerin ücret talebini karşılamıyor. Masanın hem yapısı hem de işleyişi ayrımcı ve anti-demokrattır. Grev hakkı önündeki engellerin ve hakem kurulunun yapısı ve üretmiş olduğu kararlara itiraz edememe nedeniyle yasanın değiştirilmesine ilişkin başından beri talebimiz var. Ekonomik, demokratik, özlük, ücret talepleri ile ilgili çözülmesini istediğimiz sorunlar var. Masanın bir tarafı olarak sözleşme süreci sonuçlanıncaya kadar hem iş yerlerinde hem sokakta mücadelemizi yürüteceğiz. Kamu işçileri açısından DİSK’in de değerlendirmesi var. Sayın bakanın abartmış olduğu işçilerin sanki yoksulluk sınırı üzerinde bir ücretle bundan sonra yaşamlarını ikame edeceklerine ilişkin değerlendirmeler gerçekleri yansıtmıyor. Birlikte ortak mücadelenin şarttır. Birlikte hareket edersek, haklarımızı kazanacağımızı ifade ediyoruz.”