Artvin’in Hopa ilçesi, limanı, sınır kapısı ve bölgenin turistik özellikleri ile kentin sanayi ve ticaret merkezi konumuna geldi. İlçede çay üretimi ve ihracatı, turizm, lojistik gibi birçok sektör bulunuyor. Geçmişten bugüne büyük bir ticarete merkezi olan Hopa’da, ticaret ve sanayi odasının kuruluşu ise 1885 yılına kadar dayanıyor. O dönemde ülkenin iç kesimleri için geçiş noktası olan liman, bugün ise başta Azerbaycan, İran ve Irak olmak üzere ihracat için önemli bir konuma geldi. Yine ilçenin yanı başında bulunan Sarp Sınır Kapısı, ilçede gümrük ve ithalat sektörlerinin varlığını oluşturuyor. Bunların yanı sıra geçiş noktası olan ilçe, hizmet ve turizm sektörlerinde de önemli bir konumda bulunuyor. 

 

SEKTÖR AĞIR YARA ALDI

 

Hopa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Akyürek, sanayicilerin yaşadığı sorunları değerlendirdi. Pandemi süreciyle birlikte özellikle turizm alanında büyük bir gerileme yaşadıklarını söyleyen Akyürek, kafe, restoran, otel gibi tüm alanların en zor günlerini yaşadığına ifade etti. Son iki yılda bu işyerlerinin büyük kısmının kapalı olduğuna işaret eden Akyürek, “Kapalı olan bu sektörlerde zarar alan taraf sadece işverenler değil. Aynı zamanda en büyük yara alanlar bu sektörde çalışan insanlar oldu. Bu insanlar oradan aldığı asgari ücrette olsa evlerine ekmek götürüyorlar, sigortaları ödeniyordu. Bugün en büyük mağduriyeti başta çalışanlar olmak üzere hizmet sektörü yaşadı. Bu sıkıntı halen devam ediyor” dedi. 

 

YARDIMLAR YETERSİZ 

 

Devletin var olma nedeninin sıkıntılı dönemlerde doğrudan destek oluşturmak olduğunun altını çizen Akyürek, “Evet devletin destekleri oldu. Çalışanlara sigorta destekleri oldu ama bir etkisi olmadı. Yardımlar yeterli ve tatmin edici boyutta olmadı. Biz bunlara borçlandırarak öteleme yöntemleri diyoruz. Yani krediyi ertele, yeniden kredi ver gibi yöntemlerle çözüm üretilmez. Bugün de çözümsüzlük devam ediyor” diye konuştu.

 

ÇİFTE STANDART

 

Lojistik sektöründe ise çifte standartla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Akyürek, “Türkiye araçları Gürcistan, Azerbaycan gibi ülkeleri gittiğinde, yolda tonajdan, trafikten bir ceza kesilirse, bu cezayı gümrük kapısında ödemeden Türkiye’ye giriş yapamıyor. Oysa yabancı plakalı araçlara Türkiye’de ceza kesiliyor, köprü geçiş, otoban ücretleri ödemiyor. Bu cezalar yazılıyor ama kimse bunlara gümrükte bu cezaları ‘öde ve geç’ demiyor. Dolayısıyla o ‘yaz cezamı ne de olsa ödemeyeceğim’ rahatlığıyla davranıyor. Aslında çözümü basit. Bu cezalar doğrudan gümrüğe entegre edilerek, cezasını ödemeyenin geçemeyeceği bir hukuk oluşturulmalı. Hem hazine gelirinden kaybediyoruz hem de nakliye sektöründe rekabet adaletsizliğine sebep oluyoruz. Bir an önce çözülmesi gereken en önemli konularımızdan birisidir” diye belirtti.

 

HAKSIZ REKABET 

 

Bu durumun haksız rekabet yarattığını söyleyen Akyürek, “Mesela Türkiye’den bir yükü 3 bin dolara yurt dışına götürmek istiyorsunuz. Ama köprü, otoban gibi ücretleri ödüyorsunuz ya da yolda olası bir ceza kesiliyor. Dolayısıyla aldığınız zarar riski yüzde 20’ye varıyor. Ama yurtdışı firmaları ceza ödemediği için daha fazla yük yüklüyor, rahat hareket ediyor. Yani hiç derdi olmadan sizden daha avantajlı bir şekilde iş yapıyor. Siz 23 ton yüklediniz, o 30 ton yükleyebiliyor. Türkiye belki diğer ülkeler ile ikili ilişkilerini daha iyi kurmayı düşünüyor olabilir. Ama bizim nakliyecilerimizi daha fazla düşünmesi gerekiyor. Bizim talebimiz nakliyecilerimizin diğer ülke firmaları ile eşit koşullarda çalışmasıdır” ifadelerini kullandı. 

 

‘DESTEK VERİLMELİ’

 

Akyürek, ayrıca bir sınır ili olmalarından kaynaklı ihracat ve üretimde kendilerine destek verilmesi gerektiğini dile getirdi. İlçenin sadece büyük illerden yüklenen ürünlerin yüklenip götürüldüğü bir yer olmaması gerektiğini vurgulayan Akyürek, kurulacak organize sanayi bölgeleri ile üretim ve istihdamın öncelikli hale getirilmesi gerektiğini ifade etti. 

 

MA / Tolga Güney