Bahçesinde yetiştirdiği ürünlerle 33 çeşit sabun üretiyor

img

MUĞLA - Evinin bahçesinde yetiştirdiği bitki, sebze ve meyvelerden 33 çeşit sabunun yanı sıra çeşitli vücut yağları ve banyo tuzları üreten Cemile Uygur, kadınları toprakla buluşmaya çağırarak, “erkek egemen toplumdan uzaklaşmış kadın hep güçlüdür” dedi. 

Hem kendileri hem de çevreleri için yaşamı yeniden üreten kadınlar, kaynaklarını da büyük ölçüde kendileri yaratıyor. Muğla'nın Bodrum ilçesi Gümüşlük Mahallesi’nde yaşayan Cemile Uygur (59) da bu kadınlardan sadece biri. Uygur, bahçesinde yetiştirdiği kalendula, defne, hayıt, mandalina, ısırgan, bıttım, sakız ve Isparta gülleri gibi 33 çeşit meyve ve bitkiden doğal sabun üretiyor.  
 
 
Aydın’ın Nazili ilçesinde doğan ve büyüyen Uygur, eğitim hayatına İzmir’de başladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun olan Uygur, bir yıl eğitmenlik yaptıktan sonra var olan sisteme dahil olmaktansa kendi işini kurmaya karar verdi. 1992 yılında Muğla'nın Bodrum ilçesine taşınan Uygur, 2000’de Şileli bir arkadaşının restoranına ortak olarak işletmecilik yapmaya başladı. Uygur, o döneme dair şunları anlattı: “Arkadaşıma Amerika’dan kitap geldi. Ekolojik ve doğal üretilen sabunlarla ilgili, bizde bundan esinlendik. İlk bir-iki yıl arkadaşımın evinde uygun bir yeri atölye yapmaya karar verdik ve iki yıl boyunca kokular, renkler üzerine sadece deney yaptık. Yaptığımız sabunların satışı tutunca, küçük çapta satış yapmaya başladık. 2007 yılında arkadaşım Amerika'ya taşınınca süreç sekteye uğradı.”  
 
KENDİ DÜKKANINI AÇTI
 
Arkadaşıyla yolları ayrılınca tek başına devam etme kararı alan Uygur, 2008’de taşındığı Gümüşlük Mahallesi’ndeki evinin bir bölümünü atölyeye çevirdi. Burada ürettiği sabunları anlaştığı bir toptancıya satmaya başlayan Uygur, daha sonra belli markalara da ürün vermeye başladı. İşlerinin büyümesi üzerine ise geçtiğimiz yıl (2000) kendi dükkanını açan Uygur, zamanla kokulu sabunun yanı sıra tıbbi bitkilerden saç ve egzama gibi cilt problemleri için yağ ve banyo tuzları da üretmeye başladı. Birinci önceliğinin ürünlerinin doğal olması olduğunu belirten Uygur, “Bahçemden topladığım bitki, sebze ve meyvelerden küçük distilasyon (damıtma) yapıyorum. Bu bana büyük keyif veriyor. Çünkü endüstriyel hayatı ve onun getirdiklerini sevmiyorum” ifadelerini kullandı. 
 
MEVSİMİNE GÖRE ÜRETİLİYOR
 
Bahçesinde yetişen bitkilerden 33 çeşit sabun yaptığını vurgulayan Uygur, mevsimine göre sabun üreteceği bitkiyi topladığın belirtti. “Örneği; ısırganı bu mevsim topluyorum suyunu sıkıyorum, dökerken stokumu ona göre yapıyorum” diyen Uygur, sabun yapım aşamasını ise şu şekilde anlattı: “Bir gün öncesinden dökeceğim sabunun planlamasını yaparak gelen siparişler göre o gün ne dökeceksem onun yağlarını hazırlarım.  Önceden bitkilerimi toplarım buraya getirir ve suyunu sıkarak kostiğini hazırlarım. Sonra yağlarını hazırlarım. Ardından bunların ısı dereceleri var ve onları ayarlıyorum. Sonra üzerini yağlayacağım çiçekleri süslerim. Her şeyi hazırladıktan sonra sabunun dökümü yaparım. İlk 24 saatte sabunlaşmanın yüzde 30 gerçekleşir. Sonra kalıptan çıkarıp kesiyorum ve raflarda üç hafta bekletiyorum. Yüzde yüz sabunlaşması için iki ay bekletiyorum ve sonra satışa sunuyorum.”
 
DOĞADAN BESLENİYOR
 
Sabunların fiyatlarının 30 ile 35 TL arasında değiştiğini aktaran Uygur, müşterilerinin daha çok kadınlardan oluştuğunu söyledi. Erkekler tarafından da yoğun ilgi gördüklerini ifade eden Uygur, şöyle dedi: “Erkeklerden de sipariş almaya başlayınca onlara özellikle saç dökülmelerine ilişkin bahçemde küçük bir bölüm açtım. Satışları, dükkandan ve internet üzeri sipariş usulü yapıyoruz. Sabunlarım için Sağlık Bakanlığı’ndan ihracat sertifikası aldım. İtalya, Kıbrıs, Almanya, İngiltere gibi ülkeler satış yapmayı düşünüyorum. Bu çalışma ve üretim isteğimi doğa ve toprakla içe içe olmaya borçluyum. Kadın topraktan ne kadar uzaklaşırsa o kadar zayıflar. O yüzden erkek egemen toplumdan uzaklaşmış kadın hep güçlü kadındır. Ben bütün kadınlara şunu söylemek istiyorum; insan hayatı aslında merak üzerine kuruludur. Öğrenme hevesiniz bittiği an hayatımız da biter.” 
 
MA / Esra Solin Dal