Asgari ücretin belirlenmesinde işçiler söz sahibi değil

img

İSTANBUL - Asgari ücret görüşmelerinde işçilerin temsil edilmemesini eleştiren Sendika Uzmanı Alpaslan Savaş, asgari ücret konusundaki asıl tartışmanın rakam değil, işçilerin bu konuda söz sahibi olması ve grev hakkı üzerinden yürütülmesi gerektiğini söyledi.

Milyonlarca işçinin gözü 2021 yılına dair asgari ücretin belirleneceği Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda. 4 Aralık’ta salgın dolayısıyla çevrimiçi olarak gerçekleşen ilk toplantının ardından dün ikinci kez masaya oturan Komisyon’un görüşmelerinin üçüncüsü 22 Aralık’ta yapılacak. 5’i işveren, 5’i iktidar temsilcisi ve 5’i Türk İşçi Sendikaları Konfederasyonu’ndan (TÜRK-İŞ) olmak üzere 15 kişiden oluşan Komisyon toplantısı Türk-İş’in ev sahipliğinde yapılacak. 
 
İKTİDAR KİMİN TARAFINDA OLURSA
 
Bugüne kadar ki görüşmelerde iktidar ve işveren tarafı aynı doğrultuda oy kullandığından işçiler azınlıkta kaldı. 2000-2019 arasındaki yapılan görüşmelerin sadece dördünde tüm taraflar uzlaşarak asgari ücret belirlendi. Yapılan bu görüşmelerde 14 kez işçi temsilcileri tarafından belirlenen ücreti kabul etmezken, iktidar ve işverenin işbirliğiyle ücret belirlendi. Bu yıllar arasında sadece 2 kez ise işveren tarafı asgari ücrete itiraz etti.
 
 MİLYONLARCA YURTTAŞI ETKİLİYOR
 
Belirlenen asgari ücret ülkede en alt ücret olmasını emredici bir kural olmasına rağmen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) verilerine göre, yasadışı bir şekilde genelde 3 milyon, kadınlarda ise 1 milyonun üzerinde yurttaş asgari ücretin altında bir ücret alıyor. Asgari ücret ülkede sadece asgari ücretle geçinen yurttaşı ilgilendirmiyor. İşsizlik ödeneklerinden, emekli aylıklarına kadar pek çok ödeme asgari ücret düzeyinden etkileniyor. Ülkede milyonlarca işçiyi ilgilendiren asgari ücret görüşmelerine karşı bir itiraz hakkının olmamasının yanı sıra işçiler açısından en büyük pazarlık manasına gelmesine rağmen işçilerin grev hakkı da yok.
 
TEK BAŞINA YETKİLİ
 
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı 2018 yılına kadar İş Kanunları ile saptanırken, 2018’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İş Kanunu’ndan çıkarılarak Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içine alındı. Komisyon doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı. Bu konuya dair bir gerekçe gösterilmezken, Cumhurbaşkanı tek başına komisyonun yapısını değiştirebilir hale geldi.
 
YÖNETMELİĞE AYKIRI BELİRLENİYOR
 
Komisyon tarafından belirlenen asgari ücret ise, Asgari Ücret Tespit Yönetmeliği’ne aykırı. Yönetmeliğe göre, her sene Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ayrı sektörlere göre bir işçinin asgari yaşam maliyetini hesaplayarak komisyona sunması ve asgari ücretin buna göre belirlenmesi gerekirken, karar bu rakama göre alınmıyor. TÜİK tarafından 2019’da komisyona 2 bin 331 TL önerilirken, asgari ücret 2 bin 324 TL olarak belirlendi. 
 
TÜİK’in yanı sıra DİSK-AR da her sene yaptığı araştırma sonucunda asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini saptamakta. DİSK-AR, 2019 yılı için net 2 bin 800 TL ve 2020 yılı için net 3 bin 200 TL asgari ücret talep etmesine rağmen bu rakamların çok aşağısında bir asgari ücret belirlendi.
 
HESAPLAMAYA AİLELER KATILMALI
 
Komisyon asgari ücreti belirlerken sadece iç hukuka değil, uluslararası hukuka da uygun davranılmıyor. Asgari ücretin uluslararası hukuka ilişkin dayanaklarını Türkiye’nin taraf olmuş olduğu anlaşmalar oluşturuyor. Asgari ücret konusunda Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 26 ve 99 sayılı sözleşmelerini imzalayan Türkiye, 131 sayılı Sözleşmeyi ise imzalamaktan kaçındı.
131 sayılı sözleşmenin 4’üncü maddesine göre, asgari ücretin tespitinde işçilerin yanı sıra onların ailelerinin de ihtiyaçları dikkate alınmak zorunda. Fakat Türkiye’de sadece işçinin ihtiyaçlarını baz alarak asgari ücret hesaplanıyor. Bunlardan dolayı Türkiye asgari ücreti hem iç hukuka hem de uluslararası standartlara uyumsuz bir şekilde belirliyor.
 
HÜKÜMET İŞVEREN OLARAK OTURUYOR
 
Hükümetin, Asgari Ücret Tespit Komisyon’unda kendisini “hakem” olarak konumlandırması üzerinde duran Sendika Uzmanı Alpaslan Savaş, bu konumlandırmaya dair “Hükümet tarafı hiç tarafsız olur mu?” sorusunu yöneltti.
Kapitalist devletin en büyük işveren olduğunu belirterek, Hükümetin aslında doğrudan işveren olarak masaya oturduğunu söyleyen Savaş, “Asgari ücret, Komisyon eliyle patronlar tarafından belirlenmiş oluyor” dedi.
Savaş, Komisyonun başında yer alan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı “yoksulluğu çözdük” açıklamalarını da hatırlattı. Savaş, başında ülkenin durumundan bir haber olan komisyon tarafından asgari ücretin belirleneceğinin altını çizdi.
 
İŞÇİ TEMSİL EDİLMİYOR
 
On üyenin işveren tarafı olduğuna dikkat çeken Savaş, işçileri ise yıllardır Türk-İş’in temsil ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Oylamaların çoğuna şerh koydular. Fakat bu sadece masa değil. Bir kesimi orada temsil ediyorsunuz, sana kabul edemeyeceğin bir teklif gelirse bunun gereğini yerine getirmek zorundasın. Masaya baktığımızda Türk-İş de işçiyi temsil etmiyor.” 
 
‘GREV HAKKI OLMALI’
 
Asgari ücret konusunda asıl tartışılması gerekenin, asgari ücretin yoksulluk sınırının üzerine çekilmesi olduğunu ve asgari ücretin ‘yaşam ücreti’ haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan Savaş, milyonlarca işçiyi ilgilendiren pazarlıkta söz hakkının olmadığını söyledi. Savaş, “Rakam tartışacağımıza işçiler asgari ücret belirlenmesinde söz sahibi olmalı ve grev hakkı olması gerekir demeliyiz. Bırakalım işçiler örgütlü gücüyle asgari ücret pazarlığını yapsınlar” diye konuştu.
 
MA / Kadir Güney