7 soruda aşının kriterlere bağlanmasıyla yaşanan sorunlar

img

ANKARA - Kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü kişiler ve sağlık çalışanları düşünüldüğünde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu aşı miktarının 20-25 milyon arası olduğuna dikkati çeken Aile Hekimi Dr. Doğan Eroğlu, aşının kriterlere bağlanmasıyla birlikte yaşananları 7 soruda değerlendirdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “2.2 milyonu temin ettik. 3 milyonun üzerinde temin etme çabası içindeyiz” dediği grip aşısını yaptırmak için bazı kriterler getirildi. Sağlık Bakanlığı’nın e-nabız sisteminden risk grubunda olduklarını öğrenenler eczaneden aldıkları aşıyı Aile Sağlık Merkezleri’nde (ASM) yaptırabiliyor. Ancak birçok kronik hastalığı olan 65 yaş üstü hastalar, e-nabız sisteminden olumsuz yanıt alıyor.
 
Pandeminin başından bu yana grip aşısı teminin yapılması yönünde Bakanlığa uyarılarda bulunan Türk Tabipleri Birliği (TTB) ise, pandemi nedeniyle risk grubunda olsun ya da olmasın 6 ay üzerinde olan herkese ve tüm sağlık çalışanlarına aşının yapılması gerektiği görüşünde. “Sağlık ve aşı bir haktır, bizim uyarılarımıza rağmen devlet görevini yapmamıştır” diyen TTB Merkez Konseyi Üyesi Aile Hekimi Dr. Doğan Eroğlu, ihtiyacın çok altında aşının temin edilmesiyle hem sağlık çalışanlarının hem de yurttaşların yaşadığı ve önümüzdeki süreçte yaşayacakları 7 soruda değerlendirdi.
 
 Grip aşısı yaptırmanın önemi nedir?
 
Bizim için aşı candır. TTB hep böyle der. Ama aşıları şuanda yapsak daha faydalı olacak. Her şey rakamlar üzerinden gidiyor ama hâlbuki her rakam bir candır. Salgın ikinci basamakta yani hastaları tedavi ederek yürütülmez. Bunu ancak birinci basamakta, koruyucu hekimlikle aşabiliriz. Yurttaşlara da şunu söylüyoruz; maske, mesafe ve kişisel hijyen çok önemli. İnfluenza salgınıyla beraber Kovid-19’un yıkıcı etkisini göreceğimiz ‘kusursuz fırtına’ denilen durumun bu önlemlerle azaltmamız gerekiyor. Aşı konusunda riskler içinden tekrar ayrı ayrı riskler çıkararak rakamı yetiştirmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değil. Bunun çözümü mutlaka ama mutlaka aşı teminidir. Diğer ülkeler nasıl temin ediyorsa bizlerin de temin etmesi gerekir.
 
Normal şartlarda yapmamız gereken aşı miktarı 20-25 milyon arası. Elimizdeki aşı, bu yıl ‘kusursuz fırtına’ dediğimiz influenza ve Kovid-19’un birlikte oluşturacağı yıkıcı etkiyi maalesef karşılayacak gibi görünmüyor.
 
Temin edilen aşı miktarı neden yeterli değil?
 
Kronik hastalıkları olanlar, 65 yaş üstü kişileri ve sağlık çalışanlarını düşündüğümüzde normal şartlarda yapmamız gereken aşı miktarı 20-25 milyon arası. Fakat özellikle pandemi dönemlerinde Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ‘6 aydan büyük herkese aşı yapılması’ gerektiği yönünde uyarısı var. Biz bu noktadan maalesef çok çok uzağız. Başka ülkelere baktığımızda; mesela İngiltere 30 milyon, Almanya 27 milyon, İran 9 milyon doz aşı temin etmiş. Bu anlamda baktığımız zaman bizim temin edilen aşımız yetersiz. Sağlık çalışanları başlı başına bir risk faktörüdür. Sağlık çalışanlarının hepsine bu aşının yapılması gerekiyor ki bu aşı ancak oraya yetiyor. Dolayısıyla elimizdeki aşı, bu yıl ‘kusursuz fırtına’ dediğimiz influenza ve Kovid-19’un birlikte oluşturacağı yıkıcı etkiyi maalesef karşılayacak gibi görünmüyor. TTB olarak Haziran ayından beri bütün dikkatleri buraya çekip ‘önlemleri alın, koruyun’ dedik. Bu anlamda geldiğimiz nokta bizi üzen ama haklılığımızı ortaya çıkaran bir nokta.
 
Neden tüm sağlık çalışanlarına aşı yapılmalı?
 
Çünkü sadece sağlık çalışanı olması zaten bir risktir. Ancak şu anki risk gruplamasında bu görünmüyor.  Bununla ilgili ikinci bir risk aramaya gerek yok. Bu riskler tanımlanmıştır. Sadece yoğun bakımlarda görev alan sağlık çalışanlarına aşı yapılacak gibi söylemler var. Hayır, sağlık çalışanlarının hepsi risk altında. Temel bir risktir bu. Dolayısıyla bununla ilgili de Sağlık Bakanlığı’ndan sağlık çalışanları olarak hızlı bir çözüm bekliyoruz.
 
Bakanlık, risk gruplarını nasıl belirliyor?
 
Aşı yapılması gereken nüfus fazla olunca Bakanlık buradan başka bir şeye geçti ve risk faktörlerini kendi içinde alt gruplara ayırarak bir puanlama sistemi yaptı. Beş puanı dolduran aşıyı hak ediyor. 5 puanı doldurmak için çok farklı kriterler var. Risk grubunu küçülte küçülte 20 milyonluk ihtiyacı 1 milyona düşürmek için bir hesaplama yöntemi geliştirdi. Dolayısıyla bu anlamda bunun bir karşılığı ya da faydası yok. Yapılması gereken tek şey aşının bir an önce temin edilmesi ve sağlık çalışanlarına, riskli tüm gruplara biran önce aşının yapılması.
 
Aile Hekimi’ndeki arkadaşlarımız sisteme bakıp ‘sana aşı yokmuş’ dediğinde sanki bunun sorumlusu, sebebi ve çözüm noktası ondaymış gibi çok ciddi saldırılar yaşanıyor.
 
Yaşanan kaosta sağlık çalışanlarını nasıl bir yük bekliyor?
 
Özellikle bu kaos durumunda bütün yük yine sağlık çalışanlarının omuzuna biniyor. Ve sağlık çalışanları bu aşı kaosunda Aile Hekimleri olacak maalesef. Çünkü özellikle 65 yaş üstü vatandaşlarımız e-nabız’a girip ‘bana aşı var mı’ diye sorgulamadan eczaneye geliyor, eczane Aile Hekimi’ne yönlendiriyor ve Aile Hekimleri de tek tek hepsine bakmak zorunda kalıyor. Çok ciddi bir iş yükü. Bunun yanında Aile Hekimi’ndeki arkadaşlarımız sisteme bakıp ‘sana aşı yokmuş’ dediğinde sanki bunun sorumlusu, sebebi ve çözüm noktası ondaymış gibi çok ciddi saldırılar yaşanıyor. Aile Hekimlerimiz kaygılı. Bir Aile Hekimi arkadaşımıza günde 50-60 kişi gelip ‘bana aşı var mı?’diye soruyor. Bu çok ciddi bir iş yükü.
 
 Bu kargaşanın sebebi nedir?
 
Şuanki salgın yönetimiyle ilgili tam bir kaotik durum var. Hasta vaka ayrımı ile yönetilemeyecek bir salgındır bu. Dünyadaki ilk salgın değil son da olmayacak. Ama bunu bilimsel yöntemlerle, bütün paydaşların, bütün söz söylemesi gerekenlerin sözünü dinleyerek yürütmek gerekiyor. TTB’nin önerilerini dikkate almadılar, illerde Tabip Odaları’nı İl Pandemi Kurulları’na almadılar. Şuanda İçişleri Bakanlığı’nın gönderdiği genelgelerle salgın yürütülmeye çalışılıyor. Şuandaki sistem, salgını ikinci basamak dediğimiz, hasta olduktan sonra hastayı tedavi ederek bir salgın süreci yürütülüyor. Hâlbuki salgın birinci basamakta önlenir.
 
Tedavi edilmesi gereken hastaları 20 milyondan 1 buçuk milyona düşürüyorsunuz. Onları seçmek için de kriterleri değiştiriyorsunuz. Bu risk içinden risk çıkarmak, riski damıtmaktır. 
 
 Kronik hastalığı olmasına rağmen risk grubunda görünmediği için aşı yaptıramayan kişi sayısı ne kadar?
 
Kendi annem için denedim. Annem 74 yaşında, hipertansiyonu, romatizmal hastalığı var raporlu, guatr hastalığı var ama denediğimde çıkmadı. Tedavi edilmesi gereken hastaları 20 milyondan 1 buçuk milyona düşürüyorsunuz. Onları seçmek için de kriterleri değiştiriyorsunuz. Ama zaten hem zaman kalmadı hem de o insanların grip aşısı olmaması gerektiğini söyleyemezsiniz. O insanların yaşı, kronik hastalıkları grip aşısı olmasını gerektiren hastalıklar. Risk içinden risk çıkarmak riski damıtmaktır. Bunu yaparsanız insanlar isyan ediyor. Kişi geliyor ‘ben 65 yaş üstüyüm kalp hastasıyım’ diyor ama puanlamasına bakıyorsunuz 3’te kalmış. ‘Biraz daha hasta ol gel bir iki şey daha ekleyelim’ mi diyelim. Onlar kendi açısından haklı aşı olmak istiyorlar. Yaklaşık 50-60 hastaya bu durumu her gün anlatmaya çalıştığımız oluyor.
 
MA / Zemo Ağgöz