'Çiftçi üretimden kopartılıp tarla bekçisine dönüştürülüyor' 2019-11-16 09:49:44 ANKARA- HDP Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyon Üyesi Rıdvan Turan, gıda egemenliğinin çiftçinin elinden alındığını belirterek, “Çiftçi üretimden kopartılıp tarla bekçisine dönüştürülüyor” dedi.   Geçmiş yıllarda dünyada gıda konusunda kendi kendisine yeten ve gıda maddesi ihracatından önemli bir yerde duran Türkiye, son yıllarda tarım ve hayvancılıkta ithalatçı konuma geldi. Tarım ve Orman Bakanlığı için 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nde 40 milyar 302 milyon TL öngörülürken, 2021 yılında ise 38 milyar 594 milyon TL’ye düşüyor.   Mevcut iktidarın tarım politikaları ile bütçeden tarıma ayrılan payı değerlendiren Meclis Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyon Üyesi ve HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, AKP’nin amacının Türkiye’deki tarımın bütünlüklü olarak uluslararası tarım şirketlerine yönlendirmesi olduğunu söyledi.   Turan, bütçenin temel karakterini değerlendirerek, “Uluslararası sınıf tekellerine ve olağanüstü imkânlar açan, onun içinde emeği, yoksulu, köylüyü, küçük aile çiftçiliğini, tarımda kadın emeğini görmeyen ve organik tarımın yapılması için gerekli koşullardan bir haber olan bir tarım bütçesi ile karşı karşıyayız. İçinde insana dair olamayan bir şey yok ama çok rakam var” dedi.   ‘AKP TARIM TEKELLERİNİN TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRUDÜR’   AKP’nin 2006 yılında çıkardığı Tarım Kanunu'na değinen Turan, kanunla birlikte tarıma verilecek destek miktarının ülke Gayri Safi Milli Hasılası’nın yüzde 1 oranının da olacağını belirtmesine rağmen, verilen desteklerin hiçbir zaman GSMH’nin yüzde 1’i oranında uygulanmadığını söyledi.Turan, “AKP tarım politikası üretim yapan çiftçinin sermaye hareketleri karşısında zayıf kalması, tek başına kalması ve örgütsüz kalması esasına dayanıyor” diyerek, AKP’yi uluslararası tarım tekellerinin Türkiye distribütörü olduğunu belirtti.   ‘ÇİFTÇİNİN KENDİ TOHUMUNU ÜRETMESİ CEZAYA BAĞLANDI’   Türkiye’nin AKP’li yıllar öncesinde yüzde 35 oranında tohum üreten bir konumdayken, tohum ithal eden konuma gerilediğini söyleyen Turan, özellikle AKP’nin 2006 yılında çıkarttığı "Tohum Yasası" ve geçtiğimiz yıl çıkartılan ek yasayla birlikte çiftçinin kendi tohumunu üretmesinin cezai yaptırımlara bağlandığının altını çizdi. Turan, “Bu durumda da uluslararası sermayeye teslim olduk” dedi.   ‘GIDA EGEMENLİĞİ ÇİFÇİNİN ELİNDEN ALINDI’   Turan, “Peki biz neye karar veriyoruz? Karar verdiğimiz hiçbir şey yok. Yani aslında gıda egemenliği denilen şey, çiftçinin elinden alındı. Bir ülkede gıda egemenliği kalkarsa; her şeyin egemenliği ortadan kalkar. Türkiye’nin bağımsız bir ülke olduğu, bilmem kendi tarımını kendi yönettiği, hele ki tarımın da giderek ilerlemenin kaydedildiği yönündeki iddiaları doğru değildir” diye ekledi.   ‘AKP BİR PROJEDİR’   Turan, devamla şöyle konuştu: “AKP bir projedir ve o projeyi var edenlerin istekleri doğrultusunda Türkiye’nin her türlü kaynaklarını kapitalizme dikensiz gül bahçesi biçiminde açmıştır ve açmaya devam ediyor. Türkiye gibi ülkelere düşen rol, onların pazar alanı olmasıdır.  Şimdi tohumumuzu denetleyebiliyor muyuz? Gıda üzerinde bir hâkimiyetimiz var mı? Çiftçiye destek olabilecek herhangi bir kurum var mı?  Devlet kenara çekilmiş ve uluslaşası sermayeye ile çok uluslu ilaç ve ziraat şirketleri ile çiftçileri baş başa bırakmış. Girdi oradan geliyor. O fiyat ne söylerse çiftçi ona tabi. Böyle olunca da çiftçi borsacıya dönüştü. Hangi ürün kaç para eder onun hesabını yaparak daha karlı bir ürün ekmeye çalışıyor.”   ‘ÇİFTÇİ TARLA BEKÇİSİ OLMUŞ’   Çitçinin yüzde 80’inin borçlu olduğunu belirten Turan, “Mesela Ege’de bazı bankalar borcunu ödeyemeyen çiftçinin yüzbinlerce hektarlık arazisini konmuş durumda. Ki son derece verimli tarım alanları bunlar. Türkiye’nin her alanında borçlandırarak mülkiyeti sermayeye kazandırmak biçiminde bir kredi politikası izleniyor. Şimdi çiftçi kredisini bankadan çekiyor, ürününden gelen gelirle borcunu ödemeyi planlıyor.  Fakat ürün para etmeyince bu defa krediyi yalnızca ayakta kalmak için kullanıyor ve banka gelip toprağa haciz koyuyor. Çiftçi üretimden kopartılıyor. Çiftçi demek, kendi toprağı üzerinde egemenlik hakkı olan demektir. Bizdekiler tarla bekçisi. Devlet uluslararası tarım tekellerini değil, yoksul köylüyü ve küçük aile çiftçiliğini desteklemeli” diye belirtti.    ‘KAYYUMLARLA ÇİFTÇİ ÜRETİMDEN UZAKLAŞIYOR’   Turan, Kürt sorunu ile tarım sorunu arasındaki ilişki olduğunu belirterek, “Yayla ve mera yasakları ile kayyum atamaları aynı kapsamda ele alınması gerekiyor. Kayyum politikaları ile birlikte yerellerde belediyeler öncülüğünde kurulmuş olan kooperatiflerin çalışamıyor. Kayyum atanıyor ve bu atanmalarla birlikte o alandaki irade atanmışlara nakledilmiş oluyor. ‘Çöktürme Planı’ ile ya da kayyumlarla milyonlarca insan üretimden uzaklaştırılıyor. Kürt meselesinin tarım ayağı da ‘Çöktürme Planın’ doğrusal devamı olarak hizmet ediyor ve sürüyor. Tek kanatlı kuşun uçacağını sanıyorlar. Tek kanatlı kuş uçmaz” diye konuştu.