Kutnu Kumaşı üretimi 5 bin tezgâhtan 5 atölyeye düştü 2018-12-25 09:08:09     ANTEP –  Halep'in ünlü Kutnu Kumaşı üretiminin taşındığı Antep'te, 20 bin kişinin çalıştığı 5 bin tezgah sayısı 15 kişinin çalıştırdığı 5 atölyeye düştü. Kutnu ustaları, kazanç yerine mesleği yaşatma derdinde.    Halep ve çevresinde 16’ncı yüzyılda üretilmeye başladığı düşünülen Kutnu Kumaşı, zamanla üretim merkezini Antep’e kaydırdı. Bazı kayıtlara göre de, 19’uncu yüzyıl başlarında 5 bin dokuma tezgâhının bulunduğu Antep’te 20 bin kişi üretime katılırken, günümüzde 5 atölyede çalışan 15 kişi ile can çekişiyor. Kalan 5 atölyeden birisini oğlu ve Suriyeli bir işçiyle çalıştıran Kutnu Ustası Hüseyin Mekikçi (69), asırlarca devreden mesleğin ölmemesi için ilerleyen yaşına rağmen çalıştığını dile getirdi.    Kutnuculuğun baskı sanatı yokken, ipeğin çeşitli boyalara defalarca batırılarak kendine has renk ve motifler verilerek yapılan bir dokuma türü olduğunu anlatan Mekikçi, geçmişte sadece elbiselerde kullanılan kumaşın, günümüzde dekoratif amaçlı çeşitli aksesuar, turistik giysi, çanta, terlik, perdelik kumaş, ev tekstilinde kullanılarak kullanım alanının genişlediğini söyledi.    ‘KİMYASAL İÇERMİYOR’    Kutnu Kumaşı'nın üretiminde hiçbir kimyasal maddenin kullanılmadığını vurgulayan Mekikçi, üretimde floş ipek kullandıklarını ve yazın serin olan kutnunun kışın ise sıcak tutuğunu ifade etti. Asırlar öncesinde kutnunun devlet yöneticileri tarafından kullanıldığına dikkat çeken Mekikçi, şöyle devam etti: “Çünkü kutnu çok kaliteli bir kumaştır. Eskiden sadece elbise yapımında kullanılan kutnudan, şuan daha fazla ürün yapılıyor. Şu anki teknolojiyle kutnuyu istediğiniz her şekilde kullanabilirsiniz. 10 sene öncesine göre şuan daha çok ilgi görüyor. Çünkü tanıtımı çok fazla yapılmıyordu. Son birkaç yıldır tanıtımının artmasından dolayı, hem ülke içerisinde hem de Avrupa ülkelerinde büyük ilgi görüyor. Şuan Amerika’ya dahi kutnu gönderiyoruz.”   ‘YENİ ELEMAN YETİŞTİREMİYORUZ’   58 yıldır kutnu işinde çalıştığını anlatan Mekikçi, ilk işe başladığı dönemde Antep’in yarısının kutnuculukla uğraştığını kaydetti. Geçmişte herkesin evindeki el tezgâhında kutnu dokuduğunu hatırlatan Mekikçi, devamla “Zamanla iş üretkenliğini yitirdi. Sonra iş atölyelere döndü. Bu sefer kutnu atölyelerde üretilmeye başladı. O da zamanla azaldı. Yeni elemanda yetiştiremiyoruz. Kumaşı istediğimiz fiyata satamadığımız için, işçiye de tam ücret ödeyemiyoruz. Kutnu şuan perakende satışta 45 lira civarında. Ancak toptan satışta fiyat daha aşağıdadır. Diğer kumaş türlerine göre hem daha kaliteli, hem daha ucuzdur. Diğer kumaşların fiyatlarına bakarsak kutnunun 100 liraya satılması gerekiyor” diye belirtti.    ‘AMAÇ KUTNUYU YAŞATMAK’   40 yıldan beridir babasıyla çalışan Yusuf Mekikçi de, bu işi severek yaptığını dile getirdi. El sanatına dayanan diğer işlerde olduğu gibi kutnunun hak ettiği değeri görmediğini anlatan Mekikçi, “Matematik hesabını yaparsak maddi anlamda karşılığını çok zor çıkarıyoruz. Ancak bu mesleğin ölmemesi için birilerinin yapması gerekiyor. Onun içinde emeğimizden feragat ederek maddi anlamda ayakta durmaya çalışıyoruz. Para kazanmak her işin önceliğidir. Ama biz günlük harçlığımız çıkarsa yeter diyoruz. Asgari ücretle fabrikada çalışan işçi bizden rahattır. Bizim için zaten asıl amaç kutnuyu yaşatmaktır. Amacımız para olsaydı şimdiye çoktan bu işi bırakırdık” diye konuştu.    KOSGEB DESTEĞİ YOK   Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’na (KOSGEB) destek istemek için gittiklerinde "size makine tesisatı verelim" cevabı aldıklarını aktaran Mekikçi, şunları dile getirdi: "Bizim işimiz teknolojiyle olmuş olsaydı, büyük tekstil firmaları çoktan işi elimizden alırlardı. Bizim kullandığımız makineler bizden daha büyük. Bize kredi verin dediğimizde ise ‘kredi veremeyiz’ diyorlar. Ham madde desteği verin dediğimizde de ‘yok’ diyorlar. Bu işin ana noktası ham maddedir. Yurtdışından dolarla alıyoruz. Bu iş bir kaç kilo ipekle dönmüyor. En aşağı 250 kilo ipek alsan 60 bin TL hesap çıkıyor. Birde 10 renk aldığını düşünürsen çok büyük bir para gerekiyor. KOSGEB’de paranın çokluğunu duyunca bize destek vermiyor.”    YAPIMI ZAHMETLİ   Mekikçi, kutnu kumaşının yapımını ise şöyle anlattı: “İlk olarak deveri dediğimiz sistem üzerinden ipek ipleri dolaba düzeriz. Orada tel sayısına göre ayarlarız. Ayarlamanın ardından ipeği haşıl kısmına geçeriz. Kayısı ağacının reçinesiyle ipeği sertleştiririz ki kopmasın. Haşılladıktan sonra mezek dediğimiz işe geçeriz. Duvarın başından diğer başına kadar ipleri çekeriz. Çekildikten sonra ipeğin kurumasıyla ipekler tezgâha geçer. Tezgâha geçildikten sonra teller tek tek çekilir. Çekildikten sonra taraklamanın ardından dokuma aşamasına geçilir.”   HAŞIL TÜRKÜSÜ    Mekikçi, geçmişte ev ekonomisine destek olmak için kutnunun mezek ve haşıl aşamasını evlerde yapan Antepli kadınların, ham ipliği dokumaya hazır hale getirip, ustaya teslim ettiğini, ustanın bir sürü mazeret öne sürerek kadınların paralarını aksattığını ve haftalıklarını alamayan kadınların ustaya bir tür beddua ederek kendi aralarında bir türküyü mani şeklinde ifade ettiğini söyledi.    Mekikçi'nin hatırladığı haşıl türküsünün ilk kıtası ise şöyle:   "Alatirik söndü kalkın haşıla Haşılı getirin çökün başına Çifte kurşun deysin nezik taşına Gözlerin kör ola ölesin usta"