Öcalan: En eski savaş taktikleriyle karşı karşıyayız 2018-09-06 09:09:36 İSTANBUL – Kapitalist Uygarlık kitabında ekonomik krizlerin oluş ve bitişi arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, en eski savaş taktikleriyle karşı karşıya olunduğu değerlendirmesinde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Tarihte hiçbir savaşın, doğal felaketin insan toplumuna yapamadığı kötülüğü ve düşmanlığı kapitalizm denilen ekonomik biçim gerçekleştirmektedir” diyor. Ekonominde kötüye gidişat her geçen gün kendisini hissettirirken, soruna yaklaşım ve çözüm önerileri de çokça konuşuluyor. Hükümet krizin sebebini “dış güçler” olarak açıklarken muhalefet “beceriksizliğin” sorumluluğunu kabul etmeye çağırıyor. Finans krizi olarak adlandırılan son dalga, kapitalizmin insan ve doğa karşıtı bir sistem olduğunu bir kez daha doğruladı.    'KAPİTALİZM EKONOMİ KARŞITLIĞIDIR'   PKK Lideri Abdullah Öcalan, Kapitalist Uygarlık kitabında, kapitalizm ve ekonomi arasındaki ilişkiye dair derinlikli değerlendirmelere yer veriyor. Öcalan, kapitalizmin sadece ekonomi olmadığını, daha da vahimi ekonomi karşıtlığı olduğunu vurguluyor. Öcalan, bu tezini ilk olarak ekonomik krizlerle güçlendiriyor. "Ekonomik krizlerin tek bir izahı vardır, o da kapitalizmin ekonominin can düşmanı, karşıtı kimliğinde yatmaktadır" belirlemesinde bulunan Öcalan, "Bazen fazla üretimden kaynaklanan krizler diye bir tanım geliştirilmektedir. Bir yandan dünyanın büyük kısmı açlıktan kırılacak, diğer yandan üretim fazlası bulunacak! Kapitalizmin ekonomi karşıtlığı en çok da bu tür bilinçli olarak yaratılmış bunalımlarda kanıtlanmaktadır. Nedeni de gayet açıktır: Tekel kârı. Yok, pahasına üreten emekçi güçlere bırakılan paylar alım güçlerine yetmeyince sözde bunalımlar ortaya çıkıyor. Daha doğrusu çıkarılmış oluyor. Bu durumda hangi sahte rahip, daha doğrusu sözde ekonomist imdada yetişiyor? John Maynard Keynes! Ne diyor? Devlet harcamaları arttırsın. Nasıl? Emekçilerin alım gücünü yükselterek! Oyun bütün iğrençliğiyle nasıl ortaya çıkıyor? Bir yandan bir cebini boşaltacak, diğer yandan diğer cebini dolduracaksın! Bu, bal gibi ölümü gösterip emekçileri ve tüm uygarlık dışı toplumu sıtmaya razı etme politikasıdır. Çok açık ki, burada politik bir ilişkiyle karşı karşıyayız. Uygarlığa karşı demokratik güçlerin eylemi bastırılmak istendiğinde bu güçler önce aç bırakılır. Sonra yalvartılarak karınları doyurulur. En eski savaş taktikleriyle karşı karşıyayız: Bir halkı, bir şehri teslim almak istiyorsan, önce ablukaya alacak, aç bırakacaksın! Sonra teslim olması karşılığında karnını doyuracaksın!" ifadesini kullanıyor.    'İŞSİZLİK KAPİTALİZMİN EKONOMİ OLMADIĞINA VERİDİR'   İşsizliğin kapitalizmin ekonomi olmadığına ilişkin bir başka veri olduğuna dikkat çeken Öcalan, şöyle devam ediyor: "Kapitalizm sistem olarak artık-değerden kâr oranını yüksek tutmak için daima bir yedek işsizler ordusunu devrede tutmak, hatta yoksa yaratmak zorundadır. İşsizlik bilinçli yaratılan bir süreçtir. En sıradan canlı hayvan ve bitkiler işe yararken, insan gibi bir varlık nasıl işsiz bırakılarak yararsız kılınsın? Örneğin işsiz karınca olabilir mi? Karınca bile işsiz olmuyorsa, insan gibi gelişmiş bir varlık nasıl işsiz olsun? Evrende işsizlik kavramına yer yoktur. Ancak analitik zekânın sapık bir ürünü olarak, toplumsal yaşamın en vahşi eylemi olarak işsizlik yapay olarak yaratılmakta ve canlı tutulmaktadır. Hiçbir olay ‘işsizlik’ kadar kapitalist sistemin ekonomik yaşama karşı en amansız düşmanlığını açığa çıkaramaz. En ağır biçimde eleştirdiğimiz firavun rejiminde bile ‘işsiz köle’ kavramına yer yoktur. Nasıl ki işsiz firavun olmaz ise, işsiz köle de kavram olarak bile düşünülemez. Bir kölenin her zaman değeri ve işi olmuştur. Sadece kapitalizmde işsizlik, yani amansız ekonomi düşmanlığı vardır."    ‘HİÇBİR DÖNEMİNDE EKONOMİ KAĞIT OYUNLARINA DÖNÜŞTÜRÜLMEDİ'   Öcalan, kapitalizmin ekonomiyi en son küresel aşamasında zirveye çıkarttığını, “borsa, kur ve faiz” piyasası denilen para-kâğıt oyununa çevirerek düşmanlığını, gerçek ekonomiyle ilgisizliğini fazlasıyla ve tüm toplumun gözüne sokarcasına kanıtladığını vurguluyor. Öcalan, tarihin hiçbir döneminde ekonominin kâğıt oyunlarına, sanal bir sisteme dönüştürülmediğini hatırlatıyor.    'ÜRETİM VE TÜKETİM KRİZLERİ İLE YAPILARI BOZUYOR'   Kapitalizmin ekonominin en temel iki alanı olan üretim ve tüketime el atıp kontrol altına alarak, toplumların gerçek besin, giyim, barınma ve dolaşım ihtiyaçlarıyla ilgisi bulunmayan, sadece kârını maksimize etmeyi hedefleyen politikalara ağırlık vererek ve üretim ve tüketim krizleri yaratarak yapılarını kökten bozduğunu dile getiren Öcalan, şöyle devam ediyor: "İnsanlık emeğinin gerçek üretim ve tüketim yapılarıyla ilişkisi bulunmayan veya önceliği olmayan, bilakis büyük sakıncalar içeren nükleer silahlar başta olmak üzere korkunç boyutlarda silahlanma, çok kâr getirdiği için çevreyi felakete götüren karbon kökenli enerji kaynaklarına yatırım, genetiği değiştirilmiş tarım, uzay teknolojisi, kara, deniz ve hava ulaşım hatlarına çok pahalı olmak kadar yol açtığı kirlilik bilindiği halde yapılan büyük yatırımlar, moda çılgınlığının sonucu olan aynı tür malın yüzlerce versiyonu için yapılan hesapsız yatırımlar bu konuda sunulabilecek örneklerden sadece birkaçıdır. Bir yandan çılgınca ve gereksiz alanlarda dağ gibi yığılan eşyaların pazar bulamamaktan tüketim niteliğini yitirip çürümeye terk edilmesi, diğer yandan tüketim gücü olamamaktan kaynaklanan açlık ve hastalıktan kırılmalar, işsizlik orduları! Tarihte hiçbir savaşın, doğal felaketin insan toplumuna yapamadığı kötülüğü ve düşmanlığı kapitalizm denilen ekonomik biçim hem de ekonominin can damarlarına basarak, sıkıştırarak, kopartarak, suni damarlar takarak gerçekleştirmektedir."    MA / Yasin Kobulan