Van Gölü çöp kusuyor!

img

VAN - Tuşba ilçesi İskele Sahili’ne vuran çöp yığınları Van Gölü’nün karşı karşıya kaldığı tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Adeta çöp kusan gölün temizlenmesine dair hiçbir kurum kılını kıpırdatmazken, sahil şeridinde yürüyüş yapanların tepkisizliği ise dikkati çekiyor. 

Van’ın Tuşba ilçesi İskele Sahili’ne vuran çöp yığınları, adeta “Van Gölü çöp kusuyor” dedirtiyor. Koronavirüs (Kovid-19) tehdidine karşı yapılan kişisel bakım, steril yaşam alanları çağrılarının yapıldığı şu günlerde, söz konusu durum salgın hastalıklara davetiye çıkarıyor. Çevreye verdiği zarar kadar deniz canlılarına da zarar veren kirliliğin hemen yanı başında ise insanlar koşarak, hiçbir şey yokmuş gibi yürüyüş yapıyor. Görüntüsüyle hayretlere düşüren kirliliğin içinde terlikten oyuncak bebeğe, tekerlekten pet şişeye her türlü eşya ve atık bulunuyor. 
 
Doğaya rastgele atılan çöplerin yaratığı tahribata dikkati çeken Van Çevre Derneği (ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık, mevcut şekilde devam etmesi durumunda Van Gölü'nün bir balçığa dönüşeceğini söyledi. Kalçık, göle saniyede bin 800 litre kanalizasyon atığının akıtıldığını hatırlattı.
 
'VAN GÖLÜ BÜTÜN CANLILARINDIR'
 
Van Gölü'nün dünyada yaşayan bütün canlılara ait olduğunu belirten Kalçık, "Doğu Anadolu deyince, Van deyince akla ilk gelen Van Denizi’dir. Kürtçede Behra Wanê diyoruz. Burada bu güzelliği katleden anlayışın tanımı yoktur. Van Denizi’nin bu şekilde devam ederse 15-20 yıl sonra bir balçığa dönüşeceği söyleniyor. Ne yazık ki burada Van Denizi'ne saniyede bin 800 litre kanalizasyon akıtılıyor. Bunlar hepsi kimyasal atıklardır. Van Gölü havzasında 6 bin 400 metre küp kanalizasyon pisliği akıtılıyor. Van Gölü Kürdün, Türkün değil dünya da yaşayan bütün canlılarındır” dedi. 
 
‘GÖLÜ KATLEDİYORUZ’ 
 
Gölün insanlar tarafından katledildiğini söyleyen Kalçık, “Van Gölü'ne akıtılan 18 dere ve akarsu var. Bu çöpler bu derelerden geliyor. Az ilerde Çirmen ve Akköprü deresinin karıştığı bir yer var. Her gün tonlarca çöp ve pislik akıtılıyor. Bu pislikler ve evsel atıklar, hem insana hem doğaya hem de tüm canlı organizmasına sonudur. Koronavirüs tam da bu olumsuz çevre tahribatından kaynaklı bir şeydir" diye konuştu.
 
'BU GÖRÜNTÜ YÜZKARAMIZ’ 
 
Ormansızlaştırma, tahribat ve canlı organizmanın yok edilişinin insan eliyle yapıldığına işaret eden Kalçık, "Canlı türünün yüzde 85'i insanlar tarafından katledilmiş. İnsan öyle bir noktaya geldi ki kendi neslini tüketti. Son yaşanan koronavirüs salgını hepimizi evlerimize kapattı. Hiç bir yere çıkamaz hale geldik. Doğayı katlettiğimiz gibi doğa da bizden intikamını almaya başlamış ve bizi kendine mahkum etmiş. Bu kirliliğin dünyanın hiç bir yerinde olmaması gerekir. Bu bütün insanlığın yüz karası ve ayıbıdır" diye belirtti. 
 
‘KAYYIM GÖREVİNİ YAPMIYOR’ 
 
Kayyım politikalarını eleştiren Kalçık, "Kayyum, sadece maaşını alıp hiç bir hizmet sunmayan, halkın iradesine el koyup ve halka hizmet etmeyen bir anlayışın sonucudur. Bu alan bütün canlıların yararlandığı bir yerdir. Denizlerin kirletilmesiyle bütün canlıların yaşamını tehdit ediyor. Burada ki temel sorun, özelikle merkezi hükümetin ve buna bağlı yerel yönetimlerin görevini yapmamasıdır. Geri dönüşüm olmadığı için bu çöpler bize havayla, denizle geri geliyor. İnsanlar belki bu virüsten bir ders alır. İnsanların depoculuktan, toplayıcılıktan, aşırı tüketim kültüründen vazgeçip, tüketebileceği kadar üreten ekolojik ve demokratik bir dünyaya ihtiyacı var” dedi. 
 
‘YARATTIĞIMIZ KİRLİLİKTE YOK OLUYORUZ’
 
Çöp toplamadan ayrıştırılmasına kadar her bir işin bir tekniği olduğuna değinen Kalçık, şöyle devam etti: "Normalde bizim evlerimizde ayrıştırma yapmamız gerekiyor. 1 litre kızarmalık yağ bir milyon metreküp suyu kirletiyor. Deniliyor ki çöplerinizi saat 10 da dışarıya bırakın. Biz sokağa bıraktığımızda yüzlerce kedi ve köpek bunu dağıtıyor. Çöpün toplanmasından ve ayrıştırılmasına kadar bir şeyler yapılmadığı için bizim yaratığımız pislik bize tekrar geri geliyor. Bunlar bizim sağlığımız ve geleceğimizi tehdit ediyor. Burada bu kayyumlar olmasaydı kendi insanımız çevresinde daha düzenli işler yapardı. Herkesin geri dönüşüm noktasında duyarlılık göstermesi lazım. Biz bu duyarlılığı göstermediğimiz müddetçe gelecek nesillere ihanet etmiş oluruz. Kullandığımız eldiven ve maskeleri rastgele doğaya atıyoruz. Biz kirlettikçe bu kirlilik içinde yok oluyoruz." 
 
MA / Barış Dönmez - Mesut Bağcı