ADANA – Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin yapımına hız verilmesine tepki gösteren Enerji Analisti Özgür Gürbüz, bilirkişinin santrale ilişkin bilgileri internetten kopyalayarak ÇED raporuna ekleyecek kadar konu hakkında bilgisiz olduğunu söyledi.
Mersin'in Gülnar ilçesinin Büyükeceli beldesinde Akkuyu Nükleer Güç Enerji Santrali (NGS) temelinin, tüm itirazlara rağmen atılmasını değerlendiren Enerji Analisti Özgür Gürbüz, santralin en tehlikeli projelerden biri olduğunu belirtti.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bünyesindeki Elektrik Mühendisleri Odaları tarafından Adana'da düzenlenen 11. Enerji Sempozyumu'na katılan Gürbüz, santralin hem doğayı hem de insan yaşamını olumsuz etkileyeceğini söyledi. Gürbüz, herhangi bir sızıntı veya kazanın olması halinde de Mersin’in yaşanmaz hale geleceğini dile getirdi. Üretim sürecinde açığa çıkacak atıkların dahi ciddi risk olacağını dile getiren Gürbüz, ayrıca ekonomik açıdan da enerjinin Türkiye'ye bir getirisinin olmadığını bu enerjiden tek kazançlı çıkanın Ruslar olduğunu ifade etti.
'BİTİRİLMEME OLASILIĞI ÇOK YÜKSEK'
Santralde üretilen elektrik enerjisinin Rusya ile yapılan antlaşma gereği bir kilowattı 12 sent dolar gibi bir fiyata alınacağını hatırlatan Gürbüz, "Şirketler ve Rusya kazanacak, bunun dışında halk ve herkes kaybedecek" dedi. Projenin iki ülke arasındaki krizlerle de şekillendiğini dile getiren Gürbüz, "Rusya uçağını vurduğumuzda proje durmuştu. Şimdi Rusya ile ilişkiler biraz düzeldi; proje devam ediyor. Önümüzdeki yıl ne olacağı belli değil. Buraya ciddi paralar harcanıyor. Bu projenin geciktiği her ay oluşacak faizler Türkiye'de halkın sırtına binecek. Bu yüzden büyük kriz taşıyor; bitirilmeme olasılığı çok yüksek bir proje. Durmadan temel atma törenleri yapılıyor ve ne için yapıldığını da bilmiyoruz" dedi.
'ÇED'E BU HALİYLE OLUR VERİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
Akkuyu ile ilgili dava sürecinin de devam ettiğini anımsatan Gürbüz, davanın hükümetin gölgesi altında devam ettiğini belirtti. Dava sürecini takip ettiğini sözlerine ekleyen Gürbüz, ÇED raporunda yer alan bir örneğin bile ÇED'in iptal edilmesi için yeterli olduğuna dikkat çekerek, şöyle dedi: "Bilirkişilerden bir tanesi iklim değişikliği konusunda Wikipediadan yanlış bilgiler almış. Bu bilgileri kopyala yapıştır yöntemi ile bilirkişi raporuna koymuş. Nükleer santralinin iklime faydalı olup olmadığını ölçen bilirkişi konuya hakim değil ve hakim olmadığı için internet bilgileri kullanmış. Bu bilgiler yanlış bilgiler. Danıştay'da bu 'Bu işin doğrusu budur' deniliyor. Bu rapor üzerine Danıştay'ın Akkuyu Nükleer Santrali'ne olur verilmesi mümkün değil. ÇED raporunda binlerce hata ve eksik var. Benim beklentim normalde bu ÇED raporunun iptali olur. Bunu göreceğiz" dedi.
'RUSYA'YA BAĞIMLI HALE GELİYORUZ'
Projenin çevresel, siyasi ve ekonomik olarak yanlış bir proje olduğunu ve tüm dünyada nükleer santral sayısı azalırken Türkiye’nin başlamasının ilginç olduğunu dile getiren Gürbüz, nükleer enerji konusunda var olan bilgi eksikliğinin tüm bürokraside de hakim olduğunu söyledi. Hükümetin nükleer enerjiyi savunma sözlerinden dahi bilgi eksikliğinin görüldüğünü belirten Gürbüz, santralle birlikte dışa bağımlığın artacağını ve anlaşma gereği santral sahibinin Rusya olacağını söyledi.
Nükleer Santral'de enerji üretiminde tamamen Rusya'ya bağımlı hale geleceğinin altını çizen Gürbüz, "Rusya’dan atık ve santralin çalışması için yakıt alınacak. Rusya nükleer yakıt göndermediği, bu teknolojiyi vermediği anda sizin de elektriğiniz kesilecek" dedi.
'GELECEĞE BİR BOMBA BIRAKIYORUZ'
Çok yakın bir tarihte dünyanın 3 nükleer facia yaşadığını ve Mersin’de olası bir kaza halinde turizmin ciddi etkileneceğini dile getiren Gürbüz, "Mersin'de bir kaza olması, Türkiye'nin turizminin bitmesi demek. Bir nükleer santral kazası veya sızıntı haberinin çıkması burada senelerce turizmi unutturur. Akdeniz'i bitirirsiniz. Buradaki tarım alanları kullanılamaz hale gelecek. Balıkçılık ve denizle ilgili tüm ticari işlemler duracak" diye ifade etti.
Kazanın ve sızıntının olmadığı bir durumda da tehlike arz ettiğini söyleyen Gürbüz, atıklardan çıkan radyoaktif maddelerin Akkuyu'da depolanması durumunda havaya ve suya karışmayacağının bir garantisi olmadığına işaret etti.
Atıklar arasında yer alan ve Trotonyum 230 denilen radyoaktif atığın 244 bin yıl boyunca suya ve toprağa karışmaması gerektiğine dikkat çeken Gürbüz, “Ancak Nükleer Enerji'nin ve dünyanın böyle bir tarihi deneyimi yok. 50 yıl sonra ne olacağını bilmiyoruz. Torunlarınıza ve geleceğe çok ciddi bir bomba bırakıp gidiyorsunuz" dedi.
MA / Hamdullah Kesen