AYDIN - Tarım topraklarına kurulan JES’ler Aydınlı çiftçileri bezdirdi. Ürünün kalitesinin ve veriminin düştüğünü söyleyen çiftçiler, “Bu kadar zehirin içinde ürün nasıl yetişsin” diye sordu.
Jeotermal Enerji Santralleri (JES) tehdidi yüzünden çevre kirliliği ve bu kirliliğin tarımsal ürünler üzerindeki etkisi giderek artıyor. Aydın’da birinci sınıf tarım topraklarında ürünler yetişemez hale gelirken, kentin en önemli tarımsal ürünlülerinden olan zeytin, incir ve üzüm, JES’lerin havayı, suyu, toprağı kirletmesine bağlı olarak eski tadı vermiyor. İncirde son yıllarda önemli ölçüde verim düşüklüğü yaşanırken, zeytin toplama zamanında bile yeterli verim alınamadı. Aydınlı çiftçiler JES’lerin yarattığı tahribat nedeniyle incir, zeytin ve üzümde umduğunu bulamadığı dile getirdi.
‘HER SENE KÖTÜYE GİDİYOR’
Germencik ilçesine bağlı Ortaklar Mahallesi’nde yaşayan çiftçilerden Abdüsselam Zengin, 1988’den beri kendi bahçelerinde zeytin ve incirle uğraştığını belirterek, JES’ler kurulmadan önce zeytin hasadı zamanında 5 ay boyunca zeytin toplamaya gittiklerini kaydetti. Şimdilerde zeytin sezonunun bir ay sürdüğünü aktaran Zeytin, verimliliğinin düşüklüğünden yakındı. Zengin, JES’lerden sonra bazı zeytin ağaçlarından 3-4 yılda bir defa ancak verim alabildiklerini söyledi.
JES’lerin akıttığı sıcak suların ekip biçtikleri tarlalarına zarar verdiğine dikkat çeken Zengin, taş ocakları ve endüstriyel fabrikaların da tarıma zarar verdiğini vurguladı. Aydın’da incir ve zeytin her geçen sene kötüye gittiğini söyleyen Zengin, “Sanki birileri bilerek tarımı yok etmek için elinden geleni yapıyor. Eskiden çok güzel ve balı bol olan incirlerimiz vardı. Pazarlarda bile düşük fiyatlara satılıyordu. Ama bu 3-4 senedir kurulan JES’lerle birlikte incir büyümüyor. Balı yok ve lastik gibi incir yiyorsun. Zeytin ise, eksiden 3-4 kilo zeytinden bir kilo yağ elde ediliyordu. Ama şimdi ise 8-9 kilodan 1 kilo yağ elde ediliyor” dedi.
‘İŞÇİLİK PARASI BİLE ÇIKMIYOR’
Türkiye’de tarımın bittiği anda ekonominin de tamamen yok olacağını ifade eden Zengin, şunları söyledi: “Çiftçilerin durumu kötüye gidiyor. Artık çiftçiler ürünlerini satamıyorlar. Ekonomik kriz yaşanırken çiftçiler, tarlalarını ve traktörlerini satıyorlar. İşçilik parası bile çıkmıyor. Yani meyve ve sebzeler artık yok oluyor. Hükümet ve insanlar bu konuda duyarlı olsun. Artık meyve sebzeler ilaçlanıyor ya da hormonla olgunlaştırılıyor. Bu da insan sağlığını yok eder. Yani hem insani anlamda hem de ekonomik anlamda yok olunuyor.”
TADI TUZU KALMADI
Germencik’te 30 yıldır incir bahçeleri olan ve mantar yetiştiriciliği yapan 5 çocuk babası çiftçi Feyzi Çınar da, son 2 yıldır incilerinin siyahlaştığını ve büyümediğini belirtti. Aydın’da artık geçimini sağlayamayan tarım işçilerinin ağaçlarını keserek, fabrika ve firmalara sattıklarına dikkat çeken Çınar, Germencik ilçesinde bulunan Naipli Deresi’nin ise suyunun kirletildiğini belirtti.
Büyük Menderes Nehri’nin suyunun kirli olduğunu hatırlatan Çınar, “Biz 14-15 yaşındayken Menderes suyunu içerdik. Şimdi ise balığı bile yok oluyor ve yenilmiyor. Bütün yetkililer kulaklarını doğa katliamına kapatmış durumda. Ama bu tür uygulamalar ile Aydın 3 yıla çölleşir. Bu insanlar artık üretim yapamadıkları için kendi ağaçlarını kesiyorlar. Aldığım meyve kendisini karşılamıyor. Orayı satıyor parselliyor fabrikalara. Buradaki topraklar verimli ama doğru kullanılmıyor. Biz yaşadık ama bizden sonraki nesil nasıl yaşayacak. Çocuklarımıza zehir ve beton yığını kalacak. Sadece zeytin, incir değil, üzüm mandalina da yok oluyor. Meyve ve sebzelerin tadı tuzu yok. Bu kadar zehrin içinde ürün nasıl yetişsin” diye konuştu.
‘ÜRÜN KAYBI HAD SAFHADA’
Köşk ilçesinde yaşayan ve 12 yıldır çiftçilik yapan Yusuf Ayvaz ise, JES’lerin oluşturduğu tahribatın had safhada olduğunu ifade ederek, çiftçilik yapmayı bırakmakla karşı karşıya olduğunu söyledi. JES’lerle birlikte nem oranının yükseldiğini belirten Ayvaz, “İncir çok nemi sevmez, rüzgârı sever. Fazla nemden dolayı bitkiler yok oldu. Domates vardı, yandı gitti. Çilek vardı etkilendi. Yetişmiş ürünler yok oldu. Kalitesiz incir oldu ve içi boşaldı. Yetkililer incirin bu sene 79-80 bin ton olduğunu söyledi. Yüzde 10 fazla dedi. Biz gayet iyi biliyoruz ki incir 50 bin tonu geçmedi. İncirin dış kabuğu kayış gibi oldu. Zeytin çekirdek gibi oldu. Şirketler bizi mahvettiler. Daha önce topraklarımızda su vardı. Ama şimdi su yok. Su kaynaklarımız yok oluyor. Tatlı suyumuz yok artık. Ürünlerin kaybı had safhaya ulaştı” ifadelerini kullandı.
MA / Ruken Demir