MUĞLA - Bodrum’da halk, özellikle yaz aylarında yüksek ücretler ödeyerek, tankerlerden su almak zorunda kalıyor. Siyasetçiler, sorunun yerel ve merkezi yönetimler arasındaki yetki karmaşasından kaynaklandığını söyledi.
En fazla yağış alan kentlerden biri olan Muğla’nın Bodrum ilçesinde her yaz mevsiminde su sorunu yaşanıyor. Özellikle pandemiyle artan ilçe nüfusu, yaz aylarında yüzbinlerce turistin gelmesiyle sık sık su kesintisi yaşıyor. Artan nüfus, iklim değişikliği ve kuraklık sorununun yanı sıra Mumcular bölgesindeki yapılaşma ve Cennet Koyu’nda Cengiz Holding’in villa ile otel yapımı ekolojik dengeyi sarsıyor. Plansız bir şekilde imara açılan ilçede gelecekte daha büyük sorunlar bekleniyor. Bu yıl Yakaköy, Bitez ve Çırkan mahallelerinde süren su kesintisi, tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Bodrumlular, bu yılı da susuz geçirerek, tankerlerle su taşıyor. Bodrumda bulunun siyasi parti temsilcileriyle susuzluk sorunu ve çözümleri üzerine konuştuk.
BODRUM İFLAS ETTİ
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bodrum İlçe Eşbaşkanı Zuhal Macit, ilçeye su veren Geyik ve Mumcular barajlarında su oranının düşük olmasından kaynaklı yaz aylarında ciddi sorun yaşandığını söyledi. Son yıllarda günlerce süren su kesintileri yaşandığını belirten Macit, “Ancak bu sorunu sadece yurttaş yaşıyor. Büyük oteller yaptırdığı depolarla sorunu çözüyor. Evinizde bir deponuz yoksa tamamen susuz kalıyorsunuz. İnsanlar tankerlerle ya da daha büyük paralar harcayarak kuyulardan su almaya çalışıyorlar. Bodrum’da eskiden su kuyuları vardı. O kuyuların hepsi kurudu. Bodrum şu an iflas etmiş durumda. Belki bir kış daha yağmur yağsın diye bekleyeceğiz. Bunun sürdürülebilir bir tarafı olabilir mi? Suyun ne zaman kesileceğini ya da ne zaman geleceğini bilmiyoruz” dedi.
RANT VE TALAN
Su sorunun yaşanmasında farklı sebepler olduğunu ifade eden Macit, “Son dönemlerde iklim değişikliğinin Ege bölgesinde etkili olmasından kaynaklı çok fazla yağmurun yağmaması bir etken. Ama bu sadece ‘iklim değişti, yağmur yağmıyor’ ile geçiştirilecek bir mesele değil. Bunun siyaseten en önemli sebebiyle yerel ve merkezi yönetimin bu meselenin ciddiyetini anlamamasıdır. Bir de Bodrum’da son zamanlarda berbat bir yapılaşma var. Bodrum rant ve talan alanına döndü. Hazine arazileri peşkeş çekiliyor. Sadece rant elde etmek için bu alanlar inşaata açıldıkça bu sorunlar giderek büyüyecek. Bu yapılaşma sulak alanların, göllerin bitmesi demek” diye konuştu.
Turizm bölgelerine özel su politikaları geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Macit, su sorununun çözülmesi için rant siyasetinden vazgeçip, canlıları, doğayı ve insanları önemseyecek politik tavır alınması gerektiğini vurguladı.
KURUMLAR ARASI İLETİŞİMSİZLİK
Yeşil Sol Parti Bodrum İlçe Eş Sözcüsü Nihat Gençosman da ilçede yaşanan sorunun kaynağının Türkiye genelinde yaşan sorunlarla aynı olduğunu ifade etti. İlçenin çevresinde önemli su kaynakları bulunduğunu aktaran Gençosman, sorunun bu kaynakların verimli kullanılması ve yetkili kurumların koordinesinde olduğuna dikkat çekti. İlçede yapılan bazı değişikliklerin merkezi yönetime bağlandığını dile getiren Gençosman, “Örneğin kanalizasyon Turizm Bakanlığı tarafından yapılıyor. Bodrum’un bir mahallesinden giden pis suyun derdini Ankara’da mı yoksa burada yerel belediye ile mi çözebilirim? Bodrum’da suya ilişkin olarak da yaşanan sorun kaynak sorunu değil iletişim ve liyakat sorunudur” diye belirtti.
GÜÇLÜ YEREL YÖNETİM
Yaşanan bu yetki karmaşasından kaynaklı sorun çıktığının altını çizen Gençosman, “Güçlü yerel yönetimler ile bu sorun çözülebilir. Yapılan bütün işlemlerin hepsi ayrı kurum tarafından organize ediliyor. Her seferinde yollar tekrar açılıp kapanıyor. Bunların hepsi ilçe belediyesini koordinesinde olsa bu kadar başımız ağrımayacak” şeklinde konuştu.
SALGIN TEHLİKESİ
Emek Partisi (EMEP) Bodrum İlçe Sekreteri Zehra Sormageç, ilçede kısıtlı su olmasının yanı sıra içilebilir su sorununa dikkat çekti. İlçede suya erişimin her geçen sene zorlaştığını dile getiren Sormageç, “Suyumuzu her yılın minimum 3 ayı tankerle getirmek zorunda kalıyoruz. Yüksek ücretler ödeyerek getirdiğimiz ve tuvalet dışında hiçbir yerde kullanılamayacak kadar kirli ve kötü sulara mahkum kalıyoruz. Bunu özellikle plansız bir şekilde göçün olduğu yaz aylarında yaşıyoruz. Şehir planlaması ve bütçe ayrılmayan alt yapı sorunu çözülmediği sürece, sorunun üstesinden gelinemeyecek. Susuzluk, beraberinde salgın hastalıklar ve birçok sorunu da ortaya çıkarmaktadır. Sorunun çözümü noktasında ülkenin ve yerel yönetimlerin politikalarını oluşturması gerekiyor. En temel insan hakkı olan sağlıklı suya ulaşım ücretsiz ve ulaşılabilir olmalıdır. Nitelikli şehir planlamaları yapılmalı ve köktenci alt yapı bakış açısına uygun bütçeler ayrılmalıdır. En önemlisi de suyun önemine ilişkin toplum bilinci ortak algı oluşturulmalıdır” diye aktardı.
MA / Tolga Güney