MUĞLA – TÜİK verilerine göre 2010 ile 2016 yılları arasında termik santraller için kullanılan su miktarı iki kattan fazla arttı. Yeni kurulacak 60 termik santrale dikkat çeken Avukat Mehmet Oruş, önümüzdeki yıllarda içme suyu sorununun büyüyeceğini söyledi.
Dünya yenilenebilir enerjiye yönelirken Türkiye termik santrallerde ısrarcı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010-2016 yılı verilerine göre, 2010 yılında termik santraller tarafından kullanılan su miktarı, 4.2 milyar metreküp iken, 2016 yılında ise 8.6 milyar metreküpe yükseldi. Artışın sebebi Türkiye’deki üretilen enerjinin yüzde 55’ten fazlasının termik santrallere dayalı üretilmesi nedeniyle ihtiyaç duyulan soğutma suyundan kaynaklanıyor. TÜİK’in verilerine rağmen Çanakkale, Adana, Trakya, Konya, İzmir, Muğla, Zonguldak, Bartın ve Kütahya’da 60 yeni termik santral kurulması planlanıyor. Kurulacak yeni termik santrallerle birlikte santrallerin ürettiği zehirli atıkların yanı sıra kullanılacak suda da devasa artışlar meydana geleceği belirtiliyor. Termik santrallerin ihtiyacı için su yataklarına yakın yerlerde kurulacak olması içme suyu yataklarını tehdit etmesinin yanı sıra yer altı suları da büyük bir tehdit altında.
Ekolojik tahribata karşı hukuki mücadelesi sürdüren isimlerden Avukat Mehmet Oruş, projelerin yasal mevzuattan uzak hazırlandığını ve ülkenin “Enerji çöplüğüne” döneceğini söylüyor.
‘KAMU YARARI YOK’
Termik santrallerle ilgili en temel problemin iklim değişikliği olduğunu vurgulayan Oruş, Türkiye’nin Kyoto Protokolü’nü öteleyerek sorumluluktan kaçmaya çalıştığını söyledi. Emisyon emme yöntemleri ile projelerin önünün açıldığını belirten Oruş, yeni enerji projelerine ihtiyaç olmadığının yapılan araştırmalarla defalarca kanıtlandığını hatırlattı. Tüketilen enerjinin çoğunun demir-çelik, çimento-seramik sektörü ve AVM’ler gibi alanlarda kullanıldığını belirten Oruş, yapılan projelerin kamu yararı ile değil sermayenin yararı çerçevesinde hayata geçirildiğini söyledi. Rüzgar ve kömür arasında piyasa ilişkileri içerisinde bir alternatiflik ilişkisi olmadığını belirten Oruş, sistemin birleşik kapılar içerisinde işlediğini ifade etti. Oruş, rüzgar veya kömür arasındaki ilişkinin kar odaklı olduğunu dile getirdi. Kış mevsiminde kuraklık yaşandığına dikkat çeken Oruş, içme suyu sorununun büyüyeceğini kaydetti. Santraller ile sorunun daha fazla büyüyeceğinin altını çizen Oruş, projelerin insan ve doğa odaklı olmasının gerektiğini anımsattı.
‘MAHKEME KARARLARI UYGULANMIYOR’
Santrallerin yapılmak istendiği bölgelerle ilgili karar alma süreçlerine yurttaşların katılımının sağlanmadığını ifade eden Oruş, Çevre Koruma Kanunu’nda da ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) yönetmeliklerinin hukuki olarak doğru işletilmediğini kaydetti. Gelişmişlik düzeyinin elektrik veya enerji üretimi ile belirlenemeyeceğini sözlerine ekleyen Oruş, açmış oldukları davaları kazanmalarına rağmen süreçlerin işlemeye devam ettiğini vurguladı. Bir santral ya da başka bir doğa olayı ile ilgili kanuni olarak haklı olmalarına rağmen kararların “yukardan müdahale ile işletilmediğini” anlatan Oruş, “Ekoloji sorunlarının başında merkezinde kaçak kentsel ve doğal sit alanında kurulu bir saray iktidarı var” dedi. Kurulmak istenen 60 termik santralden kamu yararı olmayanları belirleyeceklerini ve hukuki süreçleri başlatacaklarını da belirten Oruş, halkın katılımının önemli olduğunu vurguladı.
MA / Ruken Demir