ABD Dışişleri Bakanlığı ‘2018 Terörle Mücadele Raporu’nu açıkladı

  • dünya
  • 00:01 2 Kasım 2019
  • |
img

HABER MERKEZİ- ABD Dışişleri Bakanlığı, 2018 yılı terörle mücadele faaliyetlerinin değerlendirildiği raporunu yayınladı. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye başlattığı operasyona değinilen raporda, Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgilere göre DAİŞ’e yönelik bin 206 operasyonun düzenlendiği, DAİŞ üyesi olduğundan şüphelenilen 854 kişinin de yakalandığı belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 2018 yılı terörle mücadele faaliyetlerinin değerlendirildiği raporunu yayınladı. Raporu ABD Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Nathan Sales basın toplantısıyla açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı rapor 2018 yılını kapsadığı için DAİŞ lideri Ebu Bekir El Bağdadi’nin ölümüyle sonuçlanan İdlib’deki operasyon ve Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye başlattığı operasyon raporda ayrıntılarıyla yer almadı.

Raporu açıklayan Sales’e Türkiye’nin Suriye operasyonunda sahada işbirliği yaptığı muhalif gruplar ve Türkiye’nin operasyonunun ardından firar eden DAİŞ militanlarına ilişkin son durum soruldu.

Sales, muhalif gruplar için, “Bu grupların bazıları konusunda endişeliyiz. Bu gruplar Türk ordusuyla aynı disiplin düzeyine sahip değil. Türkiye’nin ABD ile mutabakatta ifade edilen bütün güvencelere uymasını bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Sales ayrıca Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye operasyonunun ardından firar ettiği belirtilen DAİŞ militanlarına ilişkin verilen rakamlar ve bilgileri de bir kez daha doğruladı.

Sales, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyonu ardından yaklaşık 100 IŞİD’li firar etti. General Mazlum’un verdiği bilgiye göre bunların çoğunluğu yeniden yakalandı. Türkiye’den IŞİD savaşçılarının emin bir şekilde tutulacağına ve çatışmaya dönmemelerinin sağlanacağına ilişkin taahhüdüne uymasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

‘BAĞDADİ’NİN ÖLÜMÜNDEN SONRA HERŞEYE HAZIRIZ’

Bağdadi’nin ölmesinin ardından terör örgütünün liderliğine Kureyşi’nin getirilmesine ilişkin de Sales, örgütün lider kadrosundaki değişimden bağımsız olarak aynı miktarda sistematik baskıyla karşı karşıya kalmaya devam edeceğini, örgütle sadece askeri değil, finansal açıdan da mücadelenin devam edeceğini vurguladı.  Örgütün Bağdadi’nin ölümünün ardından intikam saldırısı düzenleyebileceği öngörüleri konusunda da “Her şeye hazırlıklıyız” mesajını verdi.

Sales, DAİŞ’ten ne gibi yeni tehditlerin gelebileceği sorusuna ise, “yalnız kurt” olarak adlandırılan ve örgütün ideolojisinden etkilenerek tek başına girişilen saldırılar konusunda tetikte olunması gerektiğinin altını çizdi. Sales, çok boyutlu ve dinamik tehditle mücadelede geniş bir araç yelpazesinin kullanılmasının gerektiğini belirtti.

RAPORUN TÜRKİYE BÖLÜMÜNDE YER ALANLAR

Raporun Türkiye bölümünde ise, Türkiye’nin sınırları içinde ve dışında PKK ve DAİŞ’le mücadeleye devam ettiği, Türkiye’nin uluslararası terörle mücadeleye aktif katkıda bulunan ülkelerden olduğu belirtildi.

Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta savaşan DAİŞ ve diğer terör örgütlerine katılmak isteyen yabancı terörist savaşçılar için bir kaynak ve transit ülke olduğu, IŞİD’le Mücadele Küresel Koalisyonu’nun aktif bir üyesi, IŞİD’le Mücadele Yabancı Terörist Savaşçılar Çalışma Grubu’nun da eşbaşkanı olduğu belirtildi.

Kamuya açık kaynaklardan elde edilen verilere göre, 23 Ekim itibariyle Türkiye’nin Ülkeye Giriş Yasağı listesinde 70 bin kişinin olduğu, Türkiye’nin terörizm bağlantılı olduğu şüphesiyle 6 bin kişiyi sınır dışı ettiği kaydedildi.

PKK’nin Türkiye’de ve Türkiye dışındaki çıkarlarına yönelik saldırılarına devam ettiği, Türk güvenlik güçlerinin de hem içerde hem de Irak’ın kuzeyinde hava saldırılarıyla hem de Suriye’de operasyonlar yürüttüğü belirtildi. Raporda ABD’nin terörle mücadele ortağı olan Türkiye’nin PKK’nin teşkil ettiği “terör tehdidi”ne karşı ABD yardımı almaya devam ettiği, ABD’nin Kasım ayında 3 üst düzey PKK liderini “Adalet İçin Ödül” programı kapsamına aldığı, bu PKK liderleriyle ilgili bilgi verenlere 12 milyon dolar para ödülü vaat edildiği belirtildi.

‘FETÖ ABD’NİN TERÖR LİSTESİNDE DEĞİL’

Terörle mücadele raporunda, Türkiye hükümetinin 2016 yılı Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen hareketini “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)” olarak nitelediği, FETÖ’nün ABD’nin terör örgütü listesinde olmadığı belirtildi.

Türkiye’nin bu kararının Türk vatandaşlarının yanı sıra, ABD’nin diplomatik misyonlarında görev yapan ABD vatandaşlarının ve Türk çalışanların FETÖ ya da terör bağlantılı olduğu iddia edilen suçlamalarla ve sıklıkla da yeterli delil olmadan tutuklanmalarıyla sonuçlandığına dikkat çekildi.

‘TÜRKİYE’DE TERÖRÜN GENİŞ TANIMI VAR’

Raporda öte yandan,Türkiye’nin geniş bir terör tanımı olduğu, bu tanımın da anayasal düzene, devletin iç ve dış güvenliğine karşı işlenen suçları da kapsadığı, hükümetin de düzenli olarak ifade özgürlüğü ve toplanma hakkının meşru şekilde kullanılmasını suç haline getirmek amacıyla bu terör tanımını kullandığı belirtildi.

Raporda Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgilere göre, 11 Aralık’a kadar DAİŞ’e yönelik bin 206 operasyonun düzenlendiği, DAİŞ üyesi olduğundan şüphelenilen 854 kişinin de yakalandığı belirtildi. Türkiye’nin zaman zaman bazı yabancı terörist savaşçıları göndereceği ülkelere önceden haber vermeden sınır dışı ettiği kaydedildi.

Raporda, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İslam’ın kapsayıcı halini teşvik ederek terör örgütlerinin vermeye çalıştığı mesajlarla mücadele ettiğini belirttiği bilgisi yer aldı, Türkiye’de görev yapan bütün Sünni imamların resmi olarak Diyanet çalışanı olmak zorunda oldukları hatırlatıldı.

RAPORUN SURİYE BÖLÜMÜNDE DİKKAT ÇEKENLER

Raporun Suriye bölümünde de Esat rejiminin son 10 yıl içinde El Kaide’ye alan açacak şekilde gösterdiği tavrın ve diğer terör gruplarının Irak savaşı sırasında yabancı terörist savaşçıların faaliyetlerinin önünü açmasının Suriye’de El Kaide, DAİŞ ve onlarla bağlantılı terör şebekelerinin büyümesine katkıda bulunduğu belirtildi.

Raporda,“Suriye hükümetinin 2014 yılı öncesinde ABD askerleriyle çatışma amacıyla, teröristlerin Suriye’den Irak’a geçişlerine yıllarca göz yumduğu belgelidir. Bu şebekeler 2018 yılında Suriye ve Irak halkını ezen terör unsurları arasındaydı” denildi.

Raporda, bazıları ABD’nin terör örgütü listesinde olan İran yanlısı Şii milis grupların Esat rejimi adına savaşmak amacıyla Suriye’ye geçmeye devam ettikleri vurgulandı. Raporun Suriye bölümünün son kısmında ise YPG ya da onun bünyesinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri (QSD) denilmeden, “PKK bağlantılı gruplar dahil Marksist grupların Suriye topraklarında faaliyet göstermesinin Türkiye için bir güvenlik kaygısı olduğu” belirtildi.

‘IŞİD YENİ KOŞULLARA UYUM SAĞLADI’

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terörle mücadele raporunda, DAİŞ’İN Irak ve Suriye’de elindeki toprakları kaybetmesine ve küresel koalisyonun DAİŞ’le mücadeledeki başarısına rağmen, örgütün yeni koşullara uyum sağlama kapasitesini kanıtladığı ifade edildi.

Sadece 2018 yılını kapsayan 332 sayfalık raporun önsözünü kaleme alan Nathan Sales, ABD ve ortaklarının Suriye ve Irak’ta toplam 100 bin kilometrekarelik alanı DAİŞ’den kurtardığını, sahada kazanılan bu başarıların 2019 yılında sözde hilafetin yok edilmesi için gereken zemini sağladığını belirtti.

 “İRAN TERÖRİZMİN EN BÜYÜK DEVLET DESTEKÇİSİ’

Raporda İran dünyada terörizmin en büyük devlet destekçisi olduğu belirtildi. İran rejiminin kendi vekalet unsurları olarak hizmet eden terör gruplarını desteklemek ve dünya çapında olumsuz nüfuzunu genişletmek amacıyla yılda yaklaşık 1 milyar dolar harcadığı savunuldu. Hizbullah, Hamas ve Filistin topraklarındaki İslami Cihad gibi grupları destekleyen İran’ın özellikle Avrupa’da kendi terör eylemlerini hayata geçirdiği belirtildi. Ocak ayında Alman yetkililerin İran Devrim Muhafızları’nın elit birliği olarak bilinen Kudüs Gücü’ne mensup görevlileri soruşturduğu bilgisi yer aldı. 2018 yılı yaz aylarında da Belçika, Fransa ve Almanya’daki yetkililerin Fransa’nın başkenti Paris yakınlarında siyasi bir mitinge yönelik bombalı saldırıyı önlediği belirtildi. Tahran’ın El Kaide’ye destek veren şebekenin faaliyet göstermesine izin verdiği ve bu şebekenin Afganistan ve Suriye’deki savaş bölgelerine savaşçı ve para gönderdiği belirtildi.

TAKTİK VE TEKNOLOJİLER DE DEĞİŞTİ

Raporda teröristlerin kullandığı taktik ve teknolojinin 2018 yılı içinde değiştiği, terör gruplarının ticari amaçlı drone ve şifreli iletişim yöntemlerinin yanı sıra düşük teknolojik imkanlı ya da bıçaklı saldırılar gibi yöntemleri kullanmaya başladıkları belirtildi. Bunların da uluslararası terörle mücadele camiası için yeni zorluklar getirdiği vurgulandı.